Daha önce çok şiir okumama rağmen okuduğum ilk şiir kitaplarından olan Ahlar ağacı beni derinden etkiledi. Ne kadar bazılarına basit görünse de bence gayet etkileyici ve güçlü bir kalemi var şairimizin. Annesini küçük yaşta kanserden kaybeder, babası da ileride başka bir kadınla evlenir, kendi de yaptığı 4 yıllık mutsuz evlilikten sonra hepten içine kapanır şairimiz. Çocukluğunu, pişmanlıklarını, hayat mücadelesini, yalnızlığını, anlatışı gerçekten "Ah!" dedirtiyor insana. Acılarını kelimelerin büyülü dünyasına saklanarak yaşamış Didem Madak. Okuyan herkes kendinden bir şeyler bulacaktır eminim. Okumanızı tavsiye ederim.
İlk üç vişneyi verdiğinde bahçedeki ağaç
Annem sevindiydi hatıralarım
Ah demişti.
Ah!
Üç küçük kırmızı dünya verilmişti sanki ona
Annem çok sevinmelerin kadınıydı.
Bazen sevinince annem gibi,
Rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına
Annem çok sevinmelerin kadınıydı,
Sıcak yemeklerin
Başına diktikleri o taş
Ne zaman dokunsam soğuktur oysa,
Ben okşadığımda ama ısınır sanki biraz. (S:24)
Bir Arap şairi şöyle demiş,
Savaşta yenilen halkına,
"Ağlamayın, ağlamayın, acınız azalır!" (S:28)
"Renklerinden hiçbir pişmanlik duymayan siyah beyaz bir kadınım ben. Eski şarkıları, masalları ve yağmuru çok seven..."
Hepimizin şairimiz gibi kendi renklerimizi, hayatı, insanları sevebilmemiz dileğiyle...