Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Hiç kimse değilim ben. Kimseye kılıç çekmedim savaşta. Yankıyım, unutuşum, hiçliğim ben.”
Reklam
“Gökyüzü boşa değişir durur. Herkesin Payına düşen yolculuk önceden belirlenmiştir.”
Selam olsun bizden güzel dünyaya Bahçelerde hâlâ güller açar mı Selam olsun sonsuz güneşe, aya Işıklar, gölgeler suda oynar mı Hepsi güzeldi kar, tipi, fırtına Günlerin geçişi ardı ardına Hasretiz bir kanat şakırtısına Mavi gökte kuşlar yine uçar mı Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan Dönmeyen gemiler olduk açıktan Adımızı soran, arayan var mı
Sayfa 54 - Ahmet Hamdi TANPINARKitabı okudu
Kendimi unutarak yaşayacağım. Görür gibi olup unuttuğum o yüz olacağım.
"Nasıl bir bağ?" "Yansımam..." dedim çekingen bir tavırla. "Benim yansımam neden kayboldu?" "Siliniyorsun, çünkü aynanın laneti seni de buldu." "N-Nasıl? Ben..." "Evet. Önce yansıman silinip suretin kaybolacak. Ardından varlığın... Kimse hatırlamayacak seni. Sonra tıpkı benim gibi hapsolacaksın... Aynalar Diyarı'nda sıkışıp kalacaksın ama üzülme..." "Neden?" "Eğer benim gibi ölümsüz olsaydın sonsuz bir ıstırabın içine düşe cektin. En azından ölümlüsün. Kısacık ömrün hızla akıp gidecek ve hayatın orada son bulacak."
Reklam
Aşırı güven ve bilgisizliğin kombinasyonu hiç bu kadar kötü olmamıştı
Memleketin güzide yazarlarından
Yasin Ünal
Yasin Ünal
beyefendi beni engellemiş sanırım... canı sağolsun ! İsabet olmuş.... Yazma eyleminin öyle herkesin harcı olmadığı bir kez daha tescillenmiş oldu... Yazmak edebi bir jargonla ak sayfaya cümleler nakşetmek değil sadece, bir üretim içinde bulunmanın en büyük gıdası hoşgörü nerede kaldı peki ? Hayat dikensiz gül bahçesi değil.... yazıyorsunuz böyle bir iddianız varsa ağır eleştirilere yeri geldiğinde tiye alınmalara bile göğüs germeniz gerekir.... sizin kadar iddialı değilim yazmak konusunda ve hayatın içinde bir üretim ilişkisi içinde olup üreten herkese sonsuz saygım var... size yok ! saygıyı hakettiğinizi düşünüyor musunuz gerçekten.... varsa bir çift sözünüz yorumun altına iliştirseydiniz ve deseydim ki "vay be harbiden mükemmel bir cevap vermiş" sizden bunu beklemek çölde tipi beklemek gibi birşey bunu öğrenmiş olduk... uzatıp canınızı sıkmak istemem.... nükteli bir yoruma tavrınız hoş değil.. Bundan gayrı naçizane bir okur olarak bana ağzınızla kuş tutsanız yaranamazsınız... Ki evet öyle bir derdiniz olmadığınıda biliyorum...
Biz gene dağlara dönelim Yalnızlığın katmer katmer bir gül gibi Patladığı evreni doldurduğu Mutluluğu coşkuyu sahip olunmuşluğu Şahdamarımızda duyarak Bir tür uçmağı yaşadığımız Kırmızı sarı siyah arıları izleyerek Bir günde bitiveren çiçekleri ayağımızın ucunda Ansızın farkederek Yaşamanın çılgınlığını değil ama Hayatın o uçsuz bucaksız işleyişini Mezarlardan öte o sonsuz derinliğini Bir yıldız gibi kayarak karanlıklarda Bir mızrağın akması gibi hissettiğimiz Yüzyıllık ağaçların toprağı sarması gibi O ağaçları incecik ağır çoğul böceklerin oyması gibi Bir daha güçle duyarak idrak ederek hayatı Sonra bir anda boşanan yağmur Ey gök ne kadar gürültün varsa içimize boşalt çünkü Belki ancak ihtimal ki sen dindirirsin Bir kurşunun ete saplanması gibi Yüreğimize saplanan bu acıyı.
Sayfa 96
İnsan, sevdiğini kaybedince kalbine sonsuz bir ateş düşer ve bu ateş son nefesine kadar yakıp kavurur içini.
Sayfa 287Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.