Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
640 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Bir kitabı elimize ilk aldığımızda nasıl bir emeğin ürünü olarak ortaya çıktığını pek de düşünmeyiz. Ne kadar çok işçinin ellerinin hüneri ve gözlerinin nuruyla gelip konuk oluvermiştir dünyamıza, merak etmeyiz çok kez. Buram buram kâğıt kokusunu içimize çektiğimizde dünyamıza neler sunacak, neler katacak bilmeyiz henüz. Kitapların hepsi benzer
Ateşi Çalmak 1
Ateşi Çalmak 1Galina Serebryakova · Evrensel Basım Yayın · 1996233 okunma
95 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
"yaralar vardır hayatta,ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen,kemiren yaralar" diyerek başlar bir yok oluş. Belki de bugüne kadar okuduğum kitapların içinde en can alıcı başlangıç cümlesine sahip kitap. İlk cümle ile beraber sizde başlıyorsunuz afyonu çekmeye ve gerçekler alemi ile rüyalar alemi arasında gidip gelmeye. Düşünüyorsunuz önce; odadan amcanın mı çıktığını, babanın mı çıktığını, ya da ikisinin de öptüğü kadının anneniz olduğunu. İlerliyor afyonun etkisi ve "kahpe"nin şehvetiyle sizlerde kavruluyorsunuz ve an geliyor o ihtiyarın kahkahasıyla irkiliyorsunuz. Kurtuluş ? Sonsuz huzur ? "yalan söylemeyen tek şeyin ölüm" olduğu bir yerde, "kapıyı bir ölü ağzı gibi açık bıraktıığı" yerde kurtuluş uzakta değildir. Okurken ayaklarınız yerden kesiliyor. Zamanda kaybolup gidiyorsunuz, uyku ile uyanıklık halinde gidip geliyorsunuz. Behçet Necatigil'in mutheşem çevirisi ile bambaşka bir tat ile yoğrulmuş. Bu ve diğer bütün eserlerinin okunmasının "farz" olduğunu söylemek yersiz olmaz sanırım. Bu kadar içten bir kitap daha önce okumamıştım. Kitap çok karanlık ve o karanlık her sayfayı çevirişinizde sizleri daha derine sürüklüyor ve kitap bittiğinde o karanlıkta hapsolup kalıyorsunuz. Artık Sadık Hidayet'in esiri oluyorsunuz ya da "ölüm"ün.
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,4bin okunma
Reklam
Sallallahu aleyhi ve sellem.
Bu birkaç günlük hayat, eğer dünya ve ahiretin en kıymetli insanı olan, Muhammed aleyhisselama tabi olarak geçirilirse, saadet-i ebediyye, sonsuz necat, kurtuluş umulur.
Sayfa 6 - Arı Sanat YayınlarıKitabı okudu
100 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Tolstoy bu kitabında hayatı düzgünce yaşamış, örnek bir vatandaş ve ortalama bir koca olarak kısaca herşeyi yerli yerince yapmaya çalışan bir bireyin gözünden değerlendirmiştir. Karakterimiz, İvan İlyiç'in ölüm döşeğindeyken kendi kendisine sorduğu o kadar anlamlı sorgulama okura neden bu soruları, sormak için ölüm döşeğini bekleyeyim ki dedirtiyor. Acaba bu yaşıma kadar yapmam gerekenleri yaparken aslında yapmamam gerekenleri mi yapmışım dedirtiyor. Kitaptan bağımsız olarak; ilkokula git denildiğinde gitmiş Liselere Giriş Sınavı'na çalış bak lisede hayatını yaşarsın denilince inanmış, sonrasında ÖSS'de çalış üniveriste de rahat edersin denince inanmış, iyi üniversite iyi iş iyi hayat denilmiş inanmış, sabah sekiz akşam beş çalışmış, evlenmiş, ana-baba olmuş bir birey gerçekten yapması gerekenleri mi yapmış yoksa aslında yapmaması gerekenleri mi yapmış oluyor? Peki ne yaşamış oluyor? Hep görevleri bulunan bu hayatta, hep görevleri yerine getirerek ızdırap dolu bir yaşam mı sürüyor? Peki ölüm aslında bu ızdırap dolu hayattan bir kurtuluş mu? Peki o zaman neden yakıyor canımızı? Sonsuz mutluluk öncesindeki son bir sınav mı ölüm? Yaşadığımız hayat sadece bir sınav mı? Yoksa sadece bir ceza mı? Dedirten, düşündürücü bir kitap. Bu sorgulama ve kendi kendisine sorular 19.yüzyıl Rusya'sında İvan'a sordurulmuş, sizde 21.yüzyıl Türkiye'sinde bunu kendinize sorabilirsiniz.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,5bin okunma
Çılgın Türkler'in Kurtuluş Kavgası
“Arkadaşlarıyla birlikte 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında generaldi Mustafa Kemal. Sonra üniformasını çıkardı. Yıllardır savaşan, gencecik evlatlarını şehit veren, yorgun, bitkin, yılgın ve ümitsiz, ama sonsuz dirençli insanların yaşadığı topraklarda, Anadolu topraklarında, kimsenin kolay kolay göze alamayacağı bir kalkışmayı başlattı. Tek güvencesi, çöken imparatorluğun tüm kahrını çekmesine karşılık, pek de kıymeti bilinmeyen Anadolu insanıydı. Bandırma Vapuru’ndan Samsun’a ayak basan ilk 18 kişiyle başlayan tam bağımsız Anadolu hareketine, zaman içinde tüm Anadolu halkı katıldı. Genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle ve yorgunluklarını, yılgınlıklarını, bıkkınlıklarını, ümitsizlerini artlarında bırakarak kavgaya girdiler. Aslında onlar yendi, onlar yenildi. Çok sözler edildi onlara dair ve onlar için, zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur denildi. Mustafa Kemal, Samsun’a gitmeden önce, Bekir Ağa Bölüğü’nde tutuklu bulunan Fethi Bey’i görmeye gittiğinde, “Ne biz bu durumda kalacağız, ne de ülkeyi bu durumda bırakacağız.” derken, işte bu zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri olmayanlara güvenmişti. Anadolu’nun bağımsızlığı kavgasına girenlerden bazılarının yolları, sonraki yıllarda Mustafa Kemal’le ayrılmış bile olsa, onlar Çılgın Türkler’di. Çılgın olmasalar, boyunlarında idam fermanı varken, hangi akla hizmet bir ulusun kurtuluş kavgasını başlatabilirlerdi?”
Bilgi YayıneviKitabı okudu
339 syf.
5/10 puan verdi
Cemil Meriç'in kalitesini soruşturmak benim haddime değil, ama bu kitapta kendisi, benim nazarımda sınıfta kaldı. Bu Ülke'yi ilk kez beş sene önce okumuş, çok beğenmiştim. O zamanlar on beştim, yeni bir şeye, "kurtuluş" adına çözümler sıralayan çeşitli aforizmalara açtım; bu yüzden Bu Ülke, bir çeşit büyüydü benim için, o derece
Bu Ülke
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821,2bin okunma
Reklam
Yurdum, yurdum, Ünlük ve güzellik, ihtişam ve yücelik, Tepelerinde Hayat, kurtuluş, zevk ve umut Alanlarında Seni görüm mü, seni görüm mü ? sağ salim, övülmüş, rahat ve şerefli Seni görüm mü yüksek mevkinde ?
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.