Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Dikkat spoiler içerir.
Yazardan oldukça güzel bir fantastik kurgu serisinin ilk romanı. Bir adam uyandığında pek bir şey hatırlamaz ancak hapsedildiği hastaneden kaçmayı ve akrabası olan bir kadını bulmayı başarır. Sonrasında hafızasını kaybetmiş olmasına rağmen çeşitli yönlendirmelerde bulunur. Aslında kendisi Amber lordu Corwin'dir ve Amber'i
İçerisinde spoiler bulunur!!!
Bu kitaba arkadaşımın yoğun ısrarı üzerine başladım. İyiki de başlamışım. Kitaptan oldukça etkilendiğimi söyleyebilirim. Biraz kitabın konusundan bahsedeyim.
Will adında bacaklarını kullanamayan, ellerini de sınırlı hareket ettiren biri vardır. Will kendi kendine yemek yiyemez, yatamaz, üstünü değiştiremez ve onunla ilgili kararları hep başkası alır. Yani tamamen ona bakacak insana bağlı. Will hiç konuşmaz, konuşursa da kısa kısa cevaplar verir ve ölmek ister.
Lou adındaki kızımız ise işten çıkarılmış, ailesine bakması gereken bu yüzden de işe ihtiyacı olan biridir. Lou iş olarak Will'e bakıcılık yapmaya kabul edilir. İlk başlarda Will Lou'ya soğuk davranır, onu tersler ama daha sonra birbirine alışmaya başlarlar. Artık Will'in yaptığı sinir bozucu konuşmalar eskisi gibi Lou'nun canını sıkmaz.
Bir gün Lou, Will'in ailesi konuşurken kulak misafiri olur ve Will'in kendini öldürmek istediğini öğrenir. Çok üzülür, ailesinin karşı gelmemesine sinirlenir. Önünde Will'i kararından döndürebilecek altı ayı vardır. Hemen planlar yapar onu vazgeçirmeye çalışır.
Aslında kitap sade ve anlaşılır bir anlatıma sahip. Yani okuyucuyu sıkmıyor, su gibi akıp gidiyor.
Ben kitabı okuduktan sonra engelliler hakkında yaptığımız kötü şeyleri fark ettim. Mesela onları dışlamak, onları toplumdan uzaklaştırmak gibi. Neyse dediğim gibi kitap gerçekten güzel. Herkese tavsiye edebilirim. Belki bazı şeylerin farkına varıp halimize şükrederiz.
Dikkat spoiler içerir.
Fena değil diyebileceğim bir bilim kurgu romanı. Bir adam deprem sonrası bir parkta ölü bulunur. Doc Savage ve arkadaşları Monk, Ham bu işin peşine düşerler. Lanta adında biri onlarla iletişim kurmaktadır. Ancak Doc ve arkadaşları Zoro'nun adamları tarafından yakalanır. Yerin altında bir dünya daha vardır ve buranın kralı Lumos ile kızı Lanta hakkında Zoro'nun kötü planları vardır. Acaba bu insanlara Doc yardımcı olabilecek midir? Bazı yerleri sıkıcı olsa da fena değil diyebileceğim bir roman.
Dikkat spoiler içerir.
Rizzoli & Isles serisinin dokuzuncu ve en güzel romanlarından biri. Çin mahallesinde bir ceset bulunur. Maura da mahkemede bir polisin aleyhine tanıklık etmiştir. Rizzoli ve Frost Çin mahallesindeki cinayetin soruşturmasına başlar ve ekibe Çinli Johnny Tam da çevirmenlik yapması ve yardımcı olması için dahil olur. İzler onları Red Phoenix adındaki bir restorantta 19 yıl önce işlenen cinnet cinayetlerine götürür. O cinayette kocasını kaybeden Bayan Wang şimdi bir dövüş sanatları hocasıdır ve yardımcısı Bella Li de ona yardım etmektedir. Herkes 19 yıl önceki katili aşçı zannetmektedir ama Maura ve Rizzoli soruşturmayı derinleştirdikçe işin içinde bir iş olduğunu anlar. Cinayetleri daha önceden soruşturan dedektif de öldürülmüştür ve çok zengin bir adam olan Patrick hala kayıp kızı Charlotte'u bulamamıştır. İşin içinde genç kızların kaçırılması vardır ve katil veya katiller hiç beklenmedik kişi veya kişiler çıkacaktır. Acaba Rizzoli bu işten de sıyrılabilecek midir? Vince Korsak ile annesi Angela evlenecek midir? Maura'nın polislerle arası düzelecek midir? Sıçan yeni hayatına alışacak mıdır? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
Merhaba 1000Kitap sakinleri.
Evet… Ne diyeceğimi pek bilemiyorum şu an kafam allak bullak oldu arkadaşlar. Nasıl bir roman vallahi size çok şey anlatmak isterim ama neler diyeceğimi, nasıl diyeceğimi bilemiyorum ama mutlaka okuyun bu kitabı. Benim ilk Hermann Hesse okuyuşum. Hesse’nin en duyulmuş eseri. Genelde hit listelerde bulunur bu kitap.
96 syf.
8/10 puan verdi
**********SPOİLER İÇEREBİLİR.***********
Martı Jonathon Livingston bir başarı timsali olarak karşımıza çıkar. Sıradanlığa karşı çıkan, farklılığı dile getiren, damgaların içinden sıyrılan bir metafordur martı.
Etkili bir kişisel gelişim kitabı sayılabileceğini düşünüyorum. Livingston, varsa içimizdeki farkındalığı ortaya çıkarabilecek bir karakter.
Geleneksel yapıya karşı çıkan, martı topluluğunun kurallarını istese bile uygulama kısmına geçemeyen bu karakter hedeflerine ulaşmayı başarabilmiştir. Hatta hedeflerine ulaşmasını sağlayan hatta ve hatta bir hedef koymasına olanak veren yine geleneksel yapılı martı topluluğu olmuştur. Hal böyle iken bizim martı yalnızlaşıyor tabi. Zannımca yalnızlık çok iyidir ki Jonathon Livingston da yalnızlığının içinde kendini bulup parlayan, ışıldayan martıları ortaya çıkarmıştır.
Kitabı okurken beni en çok düşündüren şey: ''Elalem ne der?(!)'' düşüncesinin davranışa bürünmesiyle insanların kendilerini kısıtlamaya başlamasıdır. Damgalanmaktan korkan bireyler haline gelerek çoğu zaman kendi özümüzün nerede olduğunu unutuyoruz. Değerlendirmemi Goffman'ın bu konuyu en iyi özetler halde olan şu cümleleri ile bitirmek istiyorum:
''Bir bireyin varsayılan kimliği ile fiili kimliği arasında bir uyuşmazlık varsayılır. Bu uyuşmazlığın farkına varıldığında veya bu uyuşmazlık aşikarsa söz konusu bireyin toplumsal kimliği örselenir; söz konusu uyuşmazlık, onu hem toplumdan hem de kendisinden koparma yönünde bir etkide bulunur ve böylece itibarsızlaştırılmış bir kişi olarak, kabul görmediği bir dünyaya göğüs germek durumunda kalır.''
