Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
96 syf.
8/10 puan verdi
**********SPOİLER İÇEREBİLİR.***********
Martı Jonathon Livingston bir başarı timsali olarak karşımıza çıkar. Sıradanlığa karşı çıkan, farklılığı dile getiren, damgaların içinden sıyrılan bir metafordur martı.
Etkili bir kişisel gelişim kitabı sayılabileceğini düşünüyorum. Livingston, varsa içimizdeki farkındalığı ortaya çıkarabilecek bir karakter.
Geleneksel yapıya karşı çıkan, martı topluluğunun kurallarını istese bile uygulama kısmına geçemeyen bu karakter hedeflerine ulaşmayı başarabilmiştir. Hatta hedeflerine ulaşmasını sağlayan hatta ve hatta bir hedef koymasına olanak veren yine geleneksel yapılı martı topluluğu olmuştur. Hal böyle iken bizim martı yalnızlaşıyor tabi. Zannımca yalnızlık çok iyidir ki Jonathon Livingston da yalnızlığının içinde kendini bulup parlayan, ışıldayan martıları ortaya çıkarmıştır.
Kitabı okurken beni en çok düşündüren şey: ''Elalem ne der?(!)'' düşüncesinin davranışa bürünmesiyle insanların kendilerini kısıtlamaya başlamasıdır. Damgalanmaktan korkan bireyler haline gelerek çoğu zaman kendi özümüzün nerede olduğunu unutuyoruz. Değerlendirmemi Goffman'ın bu konuyu en iyi özetler halde olan şu cümleleri ile bitirmek istiyorum:
''Bir bireyin varsayılan kimliği ile fiili kimliği arasında bir uyuşmazlık varsayılır. Bu uyuşmazlığın farkına varıldığında veya bu uyuşmazlık aşikarsa söz konusu bireyin toplumsal kimliği örselenir; söz konusu uyuşmazlık, onu hem toplumdan hem de kendisinden koparma yönünde bir etkide bulunur ve böylece itibarsızlaştırılmış bir kişi olarak, kabul görmediği bir dünyaya göğüs germek durumunda kalır.''
Merhaba 1000Kitap sakinleri.
Evet… Ne diyeceğimi pek bilemiyorum şu an kafam allak bullak oldu arkadaşlar. Nasıl bir roman vallahi size çok şey anlatmak isterim ama neler diyeceğimi, nasıl diyeceğimi bilemiyorum ama mutlaka okuyun bu kitabı. Benim ilk Hermann Hesse okuyuşum. Hesse’nin en duyulmuş eseri. Genelde hit listelerde bulunur bu kitap.
Dikkat spoiler içerir.
Rizzoli & Isles serisinin dokuzuncu ve en güzel romanlarından biri. Çin mahallesinde bir ceset bulunur. Maura da mahkemede bir polisin aleyhine tanıklık etmiştir. Rizzoli ve Frost Çin mahallesindeki cinayetin soruşturmasına başlar ve ekibe Çinli Johnny Tam da çevirmenlik yapması ve yardımcı olması için dahil olur. İzler onları Red Phoenix adındaki bir restorantta 19 yıl önce işlenen cinnet cinayetlerine götürür. O cinayette kocasını kaybeden Bayan Wang şimdi bir dövüş sanatları hocasıdır ve yardımcısı Bella Li de ona yardım etmektedir. Herkes 19 yıl önceki katili aşçı zannetmektedir ama Maura ve Rizzoli soruşturmayı derinleştirdikçe işin içinde bir iş olduğunu anlar. Cinayetleri daha önceden soruşturan dedektif de öldürülmüştür ve çok zengin bir adam olan Patrick hala kayıp kızı Charlotte'u bulamamıştır. İşin içinde genç kızların kaçırılması vardır ve katil veya katiller hiç beklenmedik kişi veya kişiler çıkacaktır. Acaba Rizzoli bu işten de sıyrılabilecek midir? Vince Korsak ile annesi Angela evlenecek midir? Maura'nın polislerle arası düzelecek midir? Sıçan yeni hayatına alışacak mıdır? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
Dikkat spoiler içerir.
Fena değil diyebileceğim bir bilim kurgu romanı. Bir adam deprem sonrası bir parkta ölü bulunur. Doc Savage ve arkadaşları Monk, Ham bu işin peşine düşerler. Lanta adında biri onlarla iletişim kurmaktadır. Ancak Doc ve arkadaşları Zoro'nun adamları tarafından yakalanır. Yerin altında bir dünya daha vardır ve buranın kralı Lumos ile kızı Lanta hakkında Zoro'nun kötü planları vardır. Acaba bu insanlara Doc yardımcı olabilecek midir? Bazı yerleri sıkıcı olsa da fena değil diyebileceğim bir roman.
İçerisinde spoiler bulunur!!!
Bu kitaba arkadaşımın yoğun ısrarı üzerine başladım. İyiki de başlamışım. Kitaptan oldukça etkilendiğimi söyleyebilirim. Biraz kitabın konusundan bahsedeyim.
Will adında bacaklarını kullanamayan, ellerini de sınırlı hareket ettiren biri vardır. Will kendi kendine yemek yiyemez, yatamaz, üstünü değiştiremez ve onunla ilgili kararları hep başkası alır. Yani tamamen ona bakacak insana bağlı. Will hiç konuşmaz, konuşursa da kısa kısa cevaplar verir ve ölmek ister.
Lou adındaki kızımız ise işten çıkarılmış, ailesine bakması gereken bu yüzden de işe ihtiyacı olan biridir. Lou iş olarak Will'e bakıcılık yapmaya kabul edilir. İlk başlarda Will Lou'ya soğuk davranır, onu tersler ama daha sonra birbirine alışmaya başlarlar. Artık Will'in yaptığı sinir bozucu konuşmalar eskisi gibi Lou'nun canını sıkmaz.
Bir gün Lou, Will'in ailesi konuşurken kulak misafiri olur ve Will'in kendini öldürmek istediğini öğrenir. Çok üzülür, ailesinin karşı gelmemesine sinirlenir. Önünde Will'i kararından döndürebilecek altı ayı vardır. Hemen planlar yapar onu vazgeçirmeye çalışır.
Aslında kitap sade ve anlaşılır bir anlatıma sahip. Yani okuyucuyu sıkmıyor, su gibi akıp gidiyor.
Ben kitabı okuduktan sonra engelliler hakkında yaptığımız kötü şeyleri fark ettim. Mesela onları dışlamak, onları toplumdan uzaklaştırmak gibi. Neyse dediğim gibi kitap gerçekten güzel. Herkese tavsiye edebilirim. Belki bazı şeylerin farkına varıp halimize şükrederiz.
Dikkat spoiler içerir.
Yazardan oldukça güzel bir fantastik kurgu serisinin ilk romanı. Bir adam uyandığında pek bir şey hatırlamaz ancak hapsedildiği hastaneden kaçmayı ve akrabası olan bir kadını bulmayı başarır. Sonrasında hafızasını kaybetmiş olmasına rağmen çeşitli yönlendirmelerde bulunur. Aslında kendisi Amber lordu Corwin'dir ve Amber'i
Dikkat spoiler içerir.
Fena değil diyebileceğim bir polisiye roman. Jack Dylan, Hollowfield karakolunda Cinayet Masasında çalışan bir dedektiftir. Aynı karakoldaki Jen ile bir ilişkisi vardır ve bunu herkesten saklamaktadır. Bir gün Daisy adında bir kız çocuğu kaybolur ve sonradan ölü bulunur. Soruşturmaya başlayan Dylan, yanında diğer yardımcıları Dawn, Larry ve pek çok isimle katilin kim olduğunu bulmaya çalışır. Bu arada tesadüfen izlediği bir maçta gol atan Christopher adlı bir çocuk da kaybolur ve ölü bulunur. Asılmıştır. Kimdir bu çocuk katili? Beklenmeyen bir yerde beklenmedik deliller bulunur ve katil de beklenmedik biridir. Ama Dylan acaba sorguda katile gerçekleri itiraf ettirebilecek midir? Katil bu cinayetleri neden işlemiştir? Kolay tahmin edilen bir roman.
Dikkat spoiler içerir.
Oldukça güzel bir dini polisiye roman. Komiser Rıza, intihar eden bir polis memurunun kendisine bıraktığı garip bir paketi alır. Bu arada hem Mardin'de hem de Nevşehir'de Süryani bir baba oğul yanmış olarak bulunur. Ancak cesetlerin yakınındaki hiç bir şey yanmamıştır. Konuyu araştırırken bir kiliseye giden Rıza, Vatikan'dan gelen bir kardinal ile görüşür. Kendisine gelen pakettekileri gösterdiğinde her şey değişir. Şeytan'ın yanına aldığı düşmüş meleklerden Azazel'in geri dönüşünü anlatan bazı belgelerdir bunlar. Kıyamet çok yakındadır ve Rıza'nın bu işi çözmesi gerekmektedir. Bir yandan Vatikan bir yandan Gül ve Haç Derneği bu belgelerin peşindedir. Ayrıca ölen Amotir keşişinin torunu olan Tunç'un Azazel ile olan mücadelesi de anlatılıyor. Çember ayininden sağ salim kurtulabilecek midir Tunç? Yoksa Azazel'in gazabı onun üzerine mi olacaktır? Dini konularda pek çok bilgi veren ve mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
Kitap hakkında inceleme yapmadan önce sizinle kitapla alakalı olacağını düşündüğüm bir anımı paylaşacağım:
Lise yıllarımda Felsefe Hocamla aramızda kısa bir konuşma geçti,o yıllarda tek derdimiz üniversite sınavı idi,sanki sınavı kazanırsak tüm dertlerimiz tümüyle bitecek diye düşünecek kadar hayalperesttik.çocuktuk...İşte bende yüz yüze ve
Dikkat spoiler içerir!
Annesi dindar, babası materyalist olan Peri'nin arada kalmışlığını okuyoruz bu kitapta. Fakat ben kitabın adından dolayı Mona ve Şirin'in de düşüncelerini, hayatlarını okumak isterdim. Mona Mısır'lı Amerika'da doğan dinine inanan biriyken, Şirin ise Tahran'daki olaylardan dolayı ailesiyle birlikte kaçan bu yüzden dinden
Dikkat spoiler içerir.
Lucy Carter adında bir kız öldürülmüştür. Şerif Ed Masters ve dedektif Dunn bu işi soruşturmaya başlar. George Cox adında bir polisten şüphelenirler ancak o da bir otel odasında ölü bulunur. Olayı Charlie Hess adında bir gazeteci de takip etmektedir. George ölünce Masters kızın babasından şüphelenir. Adam yakalanır ama çatışmada ölür. Bu arada bir otostopçu kız da öldürülür. Katil hiç beklenmedik bir isimdir. Acaba Masters katili bulabilecek midir? Keyifle okunan bir roman.
Dikkat spoiler içerir.
Matthew Scudder serisinin oldukça güzel ikinci romanı. Jerry Broadfield adında bir polis, teşkilattaki pislikleri ortaya çıkarmak için savcı Prejanyan ve yardımcısı Charlie ile işbirliği yapar ancak bir fahişe tarafından tehdit edilir. Bu işi çözmesi için Matthew'i tutar ancak kadın Jerry'nin evinde ölü bulunur. Jerry tutuklanır. Polis teşkilatında da damgalandığı için kimse olayın üzerine gitmez. Ancak Matthew işi kurcalamaya başlar. Bu arada Jerry'nin karısı Diane ile de yakınlaşır. Jerry'nin yazar arkadaşı ve fahişenin müşterilerinden eski bir belediye üyesi de ölü bulunur. Ortada iki cinayet vardır ve katil beklenmedik biridir. Acaba Scudder katili yakalayabilecek midir? Jerry içerden çıkıp mutlu mesut yaşayabilecek midir? Matthew ile Diane arasındaki ilişki nasıl geçecektir? Soluksuz okunan bir roman.
Dikkat spoiler içerir.
Matthew Scudder serisinin çok güzel üçüncü romanı. Döndürücü lakaplı Jakob Joplin, Scudder'dan bir zarf saklamasını ister. Üç isme şantaj yapmaktadır ve hayat garantisi olarak bu zarfı tutmaktadır. Gümüş bir parayı çevirdiği için bu lakaba sahip olan adam bir gün nehirde ölü bulunur. Ve Scudder da katili bulabilmek için şantaja kalınan yerden devam eder. Bu isimler Beverly adında eski bir porno film aktrisi, Prager adında kızının cinayetini örtbas eden bir adam ve Huysendahl adında çocuk düşkünü bir vali adayıdır. Katil bunlardan biridir ama hangisidir? Scudder da ölüm tehlikesi yaşamaktadır ve Prager intihar eder. Acaba Scudder bu işten sağ salim kurtulabilecek midir? Katili yakalayabilecek midir? Soluksuz okunan bir roman.
Dikkat spoiler içerir.
Matthew Scudder serisinin oldukça güzel yedinci romanı. Scudder içkiyi bırakmış, Adsız Alkolikler toplantılarına katılmaya başlamış, bir ara beraber olduğu Jan adlı heykeltıraştan ayrılmıştır. Bir gün bir adam kızı Paula Hoeldtke'nin kayıp olduğunu söyler ve bulmasını ister. Bu arada Adsız Alkolikler'den arkadaşı olan Eddie de evinde ölü bulunur. Eddie'nin ölmeden önce içki içip içmediğini araştırırken Willa Rossier adındaki apartman yöneticisi ile samimi olur. Paula'yı da araştırırken karşısına meşhur mafya Kasap Mickey Boillou çıkar. Mickey ile ahbap olan Scudder, Paula'nın başına ne geldiğini bulabilecek midir? Eddie gerçekten kendini mi asmıştır? Katil veya katiller kimdir? Scudder ve Willa arasındaki ilişki nasıl devam edecektir? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gerekenlerden.
Dikkat spoiler içerir.
Wendy, başarılı bir muhabirdir ve pedofil olduğu iddiasıyla Dan Mercer adlı bir öğretmeni ifşa eder. Dan mahkemede aklanır ancak Wendy işi sürdürür. Sonra bir gün Dan öldürülür. Şüpheli taciz edilen kızlardan birinin babası olan Ed Grayson'dur. Okulda bir kız daha kayıptır ve sonradan o da ölü olarak bulunur. Dan ve Princeton üniversitesinde oda arkadaşı olan Phil, Edward ve diğerlerinin başına kötü şeyler gelmiştir. Zamanında bir leşçil oyunu oynarken bir kızın yüzünü parçalamışlardır. Peki bu insanların peşine düşen kimdir? Dan hakikaten suçlu mudur? Wendy'nin oğlu Charlie ve arkadaşı Win ile olan ilişkisi nasıl devam edecektir? Win ile beraber Myron Bolitar da kitapta yer alacak mıdır? Kitapta geçen her ölüm doğru mudur? Katil kimdir ve bu cinayetleri neden işlemiştir? Keyifle bir solukta okunan bir roman.
