Semüre İbni Cündeb (ra) şöyle dedi:
Resûlullah sav, ashâbına:
-"Düş göreniniz var mı?" diye sorup, "gördüm" diyeninin düşünü, Allah'ın dilediği şekilde yorumlardı. Bir sabah bize şöyle buyurdu:
-"Bu gece düşümde bana iki kişi gelerek "Haydi yürü, gidiyoruz "dediler. Ben de onlarla beraber gittim. Yana üzerine
Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuştur ki;
"Allah katında en sevimli dört kelime vardır. Onlar da, “Sübhanallah, Elhamdülillâh, Lâ ilâhe illâllah ve Allahü ekber” kelimeleridir.
Müslim.
Yoksul evlerinde, yoksulluğa dair bir ima yoktu. "Yüce Rabbim, gökten yağdırıyor, biz aşağıda süpüremiyoruz", rahmetli büyük yengenin sözüdür. Yani, yamalı fistanının, kötürüm bacaklarının, buldukça yediği öğünlerin onda bir kırgınlığa, bir gücenikliğe yol açması bir yana; Allah'ın kendisine öylesine bir nimet yağdırdığını, ki bu nimetleri tek tek toplamak bir yana, süpürerek toparlamaya bile yetişemediklerini söylemiş oluyordu. Vay canına, değil mi?
“Sinek kanadından tut, tâ semavat kandillerine kadar öyle bir nizam var ki; akıl onun karşısında hayretinden ve istihsanından 'Sübhanallah, mâşâallah, bârekâllah' der, secde eder.”
ᖴᗩTİᕼ SᑌᒪTᗩᑎ ᗰᕮᕼᗰᕮT
İki Çɑğın Sultɑnı
"İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan onu fetheden asker ne güzel askerdir..." Osmanlı Sultanlarının zihinlerini, rüyalarını süsleyen muştu buydu.
Rahmetli
Yavuz Yavuz hocanın Osmanlı Padişahları serisini okumaya devam ediyoruz. Serinin en sevdiğim