Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

sugelay

sugelay
@sugelay
Marko Polo
Çocukluğum boyunca aldığım tüm ekonomi derslerinde tek bir altın kural vardı: Para, kaosu sever. Eğer doğru ata oynarsa ve gerekli bağlantıları doğru kurabilirse, bir tüccar için kaos ortamı, saklı bir hazine gibidir. Devlete güvensizlik, uzun vadeli planların yapılamayaşı ve istikrarsızlık gibi pek çok nedenden ötürü faizler artar, borç vadeleri kısalır ve elinde para olan bir tüccar çok kısa bir zamanda mal varlığını beşe, ona katlayabilir. Zengin daha zengin olur, fakir daha fakir...
Sayfa 109 - Kopernik KitapKitabı okudu
Reklam
Devlet / Hükümet
... Çünkü böyle şeylere karşıdır büyükler ailece. Çünkü zavallılar, hükümeti devlet sanırlar. Çünkü hükümeti eleştireni de devlet düşmanı, vatan haini yerine koyarlar ve de çünkü... Çoğu sendikasız olup işçi haklarından habersiz yaşarlar. Bu yüzden de hiç, hukuk, adalet, baskı, şiddet, gericilik lafı etmezler, özgürlük çağdaşlık nedir bilmezler. Sonra da kendi çocukları okula gitmek, işe gitmek yerine bu işlere bulaşınca çok kızarlar, dellenirler.
Sayfa 131 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Yönetim işi
''Yönetim işi bilgi, tecrübe ve kabiliyet işidir,'' dedi paşa yukarıdan bakarak, ''sürgün, hapis ve ev hapsi değil.''
Sayfa 27 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
En büyük mutluluk
Bunun mucize bir kür olduğunu söyledi. Oysa ben mucizevi bir şey göremiyordum. İnsana mutluluk kadar sağlık katan bir şey yoktur ve en büyük mutluluk da bir başka insanı mutlu etmektir.
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Uzun burunlu yalanlar
- Yalan söylediğimi nereden biliyorsunuz? - Yalanlar hemen tanınır, çocuğum. İki türlü yalan vardır: Kısa bacaklı yalanlar, uzun burunlu yalanlar. Seninki, tam da uzun burunlu yalanlardan.
Sayfa 69 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Akıl-fikir
Akıl artık paraya hizmet ediyor, akıllılar da işçi oldular, akılsız paralıların kendi fikirlerini uygulayabileceği araçlar geliştirmekle meşguller. Fikir üretmiyorlar, problemleri çözmüyorlar, parası olanlara hizmet edecek araçlar üretiyorlar. İşte bu yüzden artık etrafta akıllıların iyi fikirlerinin uygulamalarını değil, parası olanların fikirlerini akla ihtiyaç duymadan uygulayabilmeleri için yapılan buluşları görüyoruz. Buluşlar akıllı olmayı değil, akıllı gibi olmayı kolaylaştırıyor.
Sayfa 464Kitabı okudu
İnanç bir ihtiyaçtır, su içmek gibi.
İnanç bir ihtiyaçtır, su içmek gibi. Ama insanlar bedenlerinin suya ihtiyacı olduğunu gözetmeksizin sadece bir şeyler içmek adına önlerine konan çay, gazoz artık ne varsa onu içerek susuzluklarını giderebiliyorlar, bu ne gibi biliyor musunuz? İnanca ihtiyacı olan bir ruhun, imanını beslemek için önüne konan ne varsa sorgulamadan kabul etmesi gibi. Yani maalesef inananlar da her zaman imanlarını besleyecek şeyleri seçemeyebiliyorlar. Suya ihtiyaç duyan bir beden su yerine sürekli gazoz içip nasıl sonunda hasta olursa, imana ihtiyaç duyan bir ruh da, 'sorgulamazsa', düşünmeden, anlamadan sadece biat ederse sonunda hasta olur, çünkü insan biat etmek için değil, anlamak için yaratılmıştır, sorgulamamak yaradılışımıza aykırıdır. Eğer sizin inancınız, bir diğerinin var olmaması gerektiğini size söylüyorsa ve siz bunu bir Müslüman olarak kabul ediyorsanız dünyanın en büyük günahını işliyorsunuz! Sorgulamamak İslam'a hakarettir! Çünkü sorguladıkça seveceğiniz bir yoldur bu!
Sayfa 457 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Bilgi
İnsan bilginin efendisidir, bilgi insanın değil.
Sayfa 138Kitabı okudu
Tamur'un Yuna'yı uyandırma çabası
''Çünkü ben Merkez'de yaşamıyorum! Burası, liman kenti ve kıyı şeridi olduğu için, geleni gideni de,bilgi akışı da çok oluyor. Kıyı bölgeleri her zaman kara bölgelerinden birkaç adım öndedir. Ama bil ki, Merkez'deki bu gidişat uzun sürmez Yuna, gün gelecek herkes uyanacak.''
Sayfa 102Kitabı okudu
Kimya'nın annesinden;
''Benimsemedim. Çünkü ben basit bir yaşama inanırım. Dünya görüşüm de, ahlakım da son derece basittir. Ayrıcalık istemeden, iktidar olmadan, en doğru benim düşüncemdir demeden yaşamak. Yeryüzünün annemiz olduğuna inanırım, toprağın, suyun, gökyüzünün bütün canlılara ait olduğunu düşünürüm. Tıpkı toprak gibi, su gibi, gökyüzü gibi bilginin de hepimize ait olduğunu düşünürüm. Birilerinin öğrendiklerini sır adı altında kendilerine saklamasını ayrıcalık sayarım, bunu kabul edemem. Birilerinin nefislerini terbiye adı altında, yaşamı küçümsemelerini kabul edemem.''
Sayfa 595Kitabı okudu
Reklam
Gülümseyen Ağıt: Mavi ve Bahar
Bahar güzeldir. İnatçı bir kuş gibi çamurdan yuva yapar. Kediler umutlanır: Açlık daha azdır. Sinekler örgütlenir: Kan pıhtılaşmaz. Ölen balıkların yerini hemen yenilerini alır. Saflar sıklaştırılır. Çürüyen kuyrukların ve dağılan kılçıkların arasına tutunan yumurtalar, yosunların iniltileri arasında çatlar. Hayat inat eder.
Televizyon yayınlarını alamadığımız ve internet çekmediği için çılgın dünyamızda ne olup bittiğine dair haberleri ancak haftada bir uğrayan vapurun getirdiği gazetelerden öğreniyorduk. Gazetelerde savaşların, fakirliğin, haksızlıkların arttığı yazıyordu. Ama bunlar ada halkını ancak uzay savaşları kadar ilgilendiriyordu; her şey öylesine uzaktı adadan. Meğer yanılıyormuşuz. Kötülüklerden uzakta değil, çılgınlığın tam göbeğinde yaşıyormuşuz.
Sayfa 14 - Doğan EgmontKitabı okudu
Asıl adı Mediha'ydı, fakat karakteri, belki de hayatını etrafına vakfetmesi dolayısıyla bütün mahalle ondan 'Çaresaz' diye bahsederdi.
Sayfa 13 - Can Yayınları, 1. baskıKitabı okudu