Şüphesiz böyle bir duvarın hakkından gelmeye gücüm yetmezse boşu boşuna yırtınacak değilim, ama karşımda gücümün yetmediği bir taş duvar var diye büsbütün boyun eğmeye de razı olamam.
Bir insan dese ki:
"— Ben Kur'an'ı kendi aklımla tefsir ederim!"
Ve tefsir etse, tefsir de en mükemmel tefsir bildiğimiz Beyzavî tefsirinin aynı olarak zuhur etse, bu adam aklını takdim ettiği için, öne aldığı için yine küfürdedir! O halde nasıl iş bu? Onu da (Şarlo) misaline benzer bir başka tipin - yine Yahudi, filozof (Bergson)-, misaliyle izah edelim:
Filozof (Bergson) komünizme en büyük darbeyi indirenlerden biridir. Şimdi uzun uzun onun felsefe mezhebinden bahsetmeyelim. Akliyeciliği yıktı. (Bergson)a kadar Fransa'da ve Dünya'da (Ogüst Komt) felsefesi hâkimdi. Akliyeciler, her şeyi aklın hükmü altında, görenler, rasyonalistler... O bunu yıktı. Öyle yıktı ki, bütün akliyeciler de kabul etti yıkıldığını akliyeciliğin... Ama buna yaman bir itirazda bulunanlar, dediler ki:
"— Sen akıl yıktın, hiç şüphesiz; fakat yine akılla yıktın! Metodun aklîdir."
Yani aklın yıkılışındaki şerefi yine akla isnad ederek aklı yine tahtına oturtmak istediler. O zaman (Bergson) şu cevabı verdi. Muhteşem cevap:
"— Eğer ben aklı akılla yıktımsa demek ki, Aklın son durağı, nihaî gayesi intihar ve aczini itiraf etmekmiş..."
99. Şüphesiz ki iman edip de Rablerine tevekkül edenler üzerinde o şeytanın hiçbir nüfuzu yoktur.
100. Şeytanın nüfuzu, ancak onu dost edinenlere ve Allah’a ortak koşanlaradır.
İnsan gayeye ulaşmak için çalışmayı sever, fakat ulaşmayı pek istemez; bu hal hiç şüphesiz çok gülünçtür. Şu halde insan daha doğuştan gülünç bir yaratıktır, işin hoş tarafı da budur zaten