bir geyik yere yuvarlandı bir hatme tamamlandı
gurbetimi bıçak ağzıyla sildim
bir kanayan yanım vardı nasıl da görmedin cezbeye gelmiş bahar öyle diyorlar
kendini dağlara taşlara vurmuş
sultan tahtından olmuş bir veraset çökmüş halkın sofrası yağmaya durmuş
sürek avından dönen bir şehzadeymiş kolları ince minyatürden doğmuş
rica ediyorum sıraya giriniz bir törenden geçiyoruz
bilmem neden bahsediyorlar kulaktan kulağa
sofradan arta kalan sütümüzü dağıtıyorlar sütümüz bizi dünyaya haram kılmış
Dinlenme olarak müzik, keyif verici bir madde olarak değil. O artık, düşüncelerinin sürek avından yorgun argın, ölümcül yaralı olarak döndüğünde kaçıp içine sığınabileceği bir müzik ister.
uzun kandil gecelerinde ağarırken saçlarım
işte böyle çok defa bir sürek avının ortasındayım
bu yüzden pıhtı bir gölgeyle geçerim eriyen kendimden
gözlerinin kökünde birikmiş kibrit suyuyla
yenilmiş bir bozkıra yanmaya giderim
Ölüme inanmazlar Hunlar. Ölüm yeni bir başlangıçtır. Ölüm, uçmaktır. Gençleşmektir. Yeniden ve en yiğit şekilde yaşamaktır. Ölüm, Tanrı Dağları'nın avlaklarında sürek avına katılmaktır! Bu nedenle ölümden korkmaz Hunlar!
Beni en çok korkutan onun tam bir yalnızlık içinde olmasıydı, bu zihni açık ve ufku geniş adamın hiç dostu yoktu, tek sosyal çevresi ve avuntusu öğrencileriydi. Üniversitedeki meslektaşlarıyla nezaket kurallarının gerektirdiğinin ötesinde hiçbir ilişkisi yoktu, hiçbir topluluğa katılmıyordu, çoğunlukla yirmi adım ötede olan üniversiteye gitmenin dışında evden günlerce çıkmıyordu. İnsanlara da, yazıya da güvenmiyor her şeyi sessizce içine gömüyordu. Öğrencilerinin arasındaki konuşmalarının taşkınlığını, abartılı heyecanını şimdi anlıyordum: İçinde günlerce birikmiş olan paylaşma ihtiyacı patlıyordu, sessizce içinde taşımış olduğu tüm düşünceler, günlerce ahırda kapalı kalmış bir atın bir anda boşanması gibi köpürerek içinden fışkırıp sözcüklerin sürek avına kanlıyordu.
Zaman tıpkı insanlar gibidir, kimi zaman ayak sürür, kimi zaman ise geyik gibi koşup oğlak gibi sıçrar, ama bu, eğer iyi düşünülürse, çok bir şey demek değildir, çünkü çita ya da yaban kedisi hayvanların en hızlısıdır ama asla kimsenin aklına bir başkası hakkında, Çita gibi koşup atlıyor, demek gelmez, belki de bunun nedeni ilk karşılaştırmanın geç ortaçağın görkemli zamanlarına denk gelmesidir, süvarilerin sürek avına çıktığı o dönemlerde hiçbiri bir çitayı koşarken görmemişti, varlığından bile haberdar değillerdi.
O yanlış evlenip çabuk ayrılan kızlar
Her gece uykusuzluk her sabah zorluk
Mutluluk size uzak ne desem yalan kızlar
İş güç dağdağası büyütülecek çocuk
Yaşamaya vakit yok ah kızlar aman kızlar
Her yerde yadırganır çevresi ona soğuk
Yalnızlıktan her dakika kırılan kızlar
Bir çoğu umutsuz birazı aksi birazı uçuk
Her sözü her bakışı tartışılan kızlar
Erkeklere sürek avı kadınlara korkuluk
Ah kızlar aman kızlar ulan kızlar ulan kızlar
Filistinli çok az şey kaldı. Haritanın bu dinmek bilmez isim açlığı İncil tarafından cömertçe dağıtılmış mülkiyet haklarını akla getiriyor ve Yahudi halkının maruz kaldığı iki bin yıllık zulüm bu yapılanları doğrulamakta kullanılıyor.
Yahudi sürek avı daima bir Avrupalı geleneği oldu, ama onların borcunu ödeyenler şimdi Filistinliler.