Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bana öyle geliyordu ki Tanrı, sürüden ayrı düşen kuzuyu ipsiz sapsız işleriyle baş başa kalsın diye oralarda bırakmıştı. Pençelerini gizleyen kötü ruhlu bir canavar da pusuya yatarak, onun üstüne atılıp parçalamak için doğru zamanı kollamaktaydı.
Eğer başka daha iyi bir yol bulunmazsa, sürüsel birliğe uygunluk diğerlerine ağır basar. Eğer kişi toplumdan ayrı olmama gereksiniminin yakıcılığını kavrarsa, işte o zaman farklı olmanın, sürüden birkaç adımcık uzaklarda olmanın korkusunu anlar.
Reklam
“Yalnızlığa dayanmak, hatta onu yüceltmek için gizli yollarım var. Kendi düşüncelerimi düşünebilmek için diğer insanlardan ayrı kalmam gerektiğini söylerim. Geçmişteki büyük dehaların bana eşlik ettiğini, gizlendikleri yerlerden çıkıp benim güneş ışığıma yanaştıklarını söylerim. Yalnızlık korkusunu küçümserim. Büyük adamların büyük acılar çekmesi gerektiğini, çok uzak bir geleceğe uzandığımı, bana kimsenin eşlik edemeyeceğini iddia ederim. Yanlış anlaşılıyorsam, korkutuyorsam ya da reddediliyorsam bundan iyisi yok derim sevinçle; bu, benim hedef alınmam demektir! Sürüden ayrılarak yalnızlıkla karşı karşıya kalma cesaretimin, yüce koruyucu yalanına inanmayışımın benim büyüklüğümün kanıtı olduğunu söylerim.”
Sayfa 382 - Ayrıntı Yayınları
Eğer kişi toplumdan ayrı olmama gereksiniminin yakıcılığını kavrarsa, işte o zaman farklı olmanın, sürüden birkaç adımcık uzaklarda olmanın korkusunu anlar.Bazen bu toplum dışı kalma korkusu, topluma ayak uyduramayan kişinin kafasında, onu korkutan günlük tehlikeler biçimini alır.
Say Yayınları
İyi de; hayal kuramayan, aylaklık edemeyen, sürüden ayrı düşünemeyen, itiraz hakkını kullanamayan, dünyayı saran güzelliği göremeyen biri; baştan aşağı verim olsa ne olur?  
Kurt sürüden ayrılanı kapar, ayrı olanı değil.
Sayfa 30 - kapı
Reklam
"Eğer kişi toplumdan ayrı olmama gereksiniminin yakıcılığını kavrarsa, işte o zaman farklı olmanın, sürüden birkaç adımcık uzaklarda olmanın korkusunu anlar."
Sayfa 35 - Say YayınlarıKitabı okudu
Can sıkıntısı, yalnızlık gibi asrın vebası halini aldıysa kültür ve toplum anlam taşıyıcısı olarak görevlerini yapmıyor demektir. “Boş zaman”dan, aylaklıktan, ruhun kuluçkaya yatabileceği anlardan korkuyor ve onu etkinliklerle tıka basa dolduruyoruz. “En hareketli olanlarımız, sıkılma eşiği en düşük olanlarımız” diyor Lars Svendsen. Sıkıntı halinde zaman geçmez, insan zamanı hisseder. İçi anlamlı bir biçimde doldurulamayan ve giderek uzayan zaman, acı verici bir sıkıntıya dönüşür. Sıkıldığımızda zamanla bir meselemiz vardır, onunla ne yapacağımızı bilemeyiz. Sıkıntı varlığı zamana hapseder. Can sıkıntısı ve boş zaman dehşetinden, sürekli meşgul olarak kaçmak istiyoruz. Anahtar kelime: verimlilik. İyi de; hayal kuramayan, aylaklık edemeyen, sürüden ayrı düşünemeyen, itiraz hakkını kullanamayan, kapıyı çekip çıkamayan biri baştan aşağı verim olsa ne olur?
Kemal Sayar
Kemal Sayar
409 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.