Hep durağan, sınırlı, tekdüze bir yaşam; kurşun ağırlığındaki o anlamsız sorumluluklar... hep aynı.
Martı Jonathan Livingston
Richard Bach
Martının afilli ismine kapılmıştım ilk aldığımda kitabı. Çok severim martıları. Aylak aylak , kocaman ayaklarıyla yürüyüşlerine hayran olmuşumdur hep ezelden
Bir insana benzetecek olsam ; özgürlüğüne toz kondurmayan Oblomov derdim tek solukta, mücadeleci ruhu da sadece özgürlüğüne sahip çıkmak için
Kahramanımız Livingston, sürüden ayrı, başkaldıran, özgürlüğüne düşkün aykırı bir kanatlıgil. E bu vasıflarla sürü liderinin gözüne batıyor tabi ve ekarte ediliyor gruptan. Yılmıyor bizimki elbette, kendi başına çıkıyor yolculuğuna. Tek başına anlam arama, özgürlük, bireysellik kavramlarını oturtuyor kuş beyninde. Küçümsenen hani o minnacık beyinde.
Hayatta bize empoze edilen, yaftalanan kavramlara başkaldırı niteliğinde bir varoluş mücadelesi diyebilirim.
Kuşları örnek alalım arkadaşlar, olayları sadece kanat çırpmak değil ;)