Ormanda bisikletinle yol alırken tekerin birden taşa takılır. Düşersin, bacağını çarparsın ve bisiklet üzerine devrilir. Orada otların üzerinde kımıldamaksızın yatarken bir anda içine bir huzur dolar. 'İşte yaşamak istediğim yer' diye düşünürsün. Orman, insanın olmadığı, doğa ile baş başa kaldığın, kendi iç dünyanı keşfe çıkabileceğin ve dahası sıkılmak için de fırsat bulabileceğin bir yer. Andreas Doppler, ani bir kararla küçücük çadırını ve birkaç parça eşyasını yanına alarak ormana taşınır. Küçük geyik arkadaşı Bongo ile kendini keşfetme yolculuğunda fakat sonradan aralarına katılan birkaç davetsiz misafir işleri bozmaktadır.
Mizahi bir dille yazılmış oldukça akıcı bu kitabı okurken hiç sıkılmayacaksınız. Zira okurken kendi kahkahalarımla irkildiğim olmuştur :)