Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Kaydedilenler için .d
SOKRATES: Özümüzü iyice kavramak için ne yapmalıyız? Bunu anladığımız zaman kendimizi de anlarız dedik. Tanrılar aşkına Alkibiades, biraz önce söz ettiğimiz, Delphoi'daki yazı nedir? Bunu iyice anlıyor muyuz? ALKİBİADES: Neden bunu soruyorsun? SOKRATES: Ben bu yazıdan ve verdiği öğütten ne anladığımı söyleyeyim. Bunu anlatmak için
Reklam
1930’lu yıllarda M. Kemal’in adına iliştirilen metafizik sıfatlar, onun üzerinde dinsel bir hâle oluşturur. Kemalizmi doktrinleştirme gayretine girenlerden biri, Ankara milletvekili Şeref Aykut (1874–1939), Kamâlizm kitabında (1936) sistemli olarak Kamâlizm dininden söz eder: “Yalnız yaşamak dinini aşılayan ve bütün prensiplerini ekonomik temeller
Sayfa 121Kitabı okudu
560 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İnsan boşlukla doluluk arasında durur. Gücü dolulukla birleşirse bütünüyle biçimlendirici olur. Bu biçimlenmenin her zaman iyi bir yönü bulunur. Bu güç boşlukla birleşirse dağıtıcı ve yıkıcı bir etki yapar çünkü boşluk asla biçimlendirilemez ancak doluluk pahasına kendini doyurmaya çabalar.” “İnsandan daha güçlü olmayan bir Tanrı nedir? Yine de kutsal dehşeti tatmalısın. İnsan doğasının kara dibine dokunmadan ekmeğin ve şarabın tadına varmaya değer misin? İşte bu yüzden ılıman ve soluk gölgelersin, sığ kıyılarınla ve geniş kır yollarınla gurur duyuyorsun. Oysa bentlerin kapıları açılacak, orada seni ancak Tanrı’nın kurtarabileceği amansız şeyler var.” “Yaşadıklarını yanında götürürsün ve yeni bir şeye doğru ilerlersin.” “Düşünme düşünülemez olana çıktığında basit yaşama dönme zamanı gelmiştir. Düşünmenin çözemediğini yaşam çözer ve eylemin asla karar vermediği şey düşünmeye ayrılmıştır.”
Kırmızı Kitap
Kırmızı KitapCarl Gustav Jung · Kaknüs Yayınları · 2014544 okunma
"Bizi birbirimize tanıtan rastlantı, Tanrı'nın bir bağışı değil de nedir?"
Sayfa 193
İnsan, Tanrı'yı aktöre açısından yargılamaya kalkar kalkmaz, onu kendi içinde öldürür. Ama bu durumda aktörenin temeli nedir? Adalet adına yadsınır Tanrı ama Tanrı düşüncesi olmayınca adalet düşüncesi anlaşılır mı? Umutsuzluğa düşmez miyiz o zaman?
Reklam
İsyan etmemek için şükrediyoruz, ağlamamak için gülüyoruz, kaçmamak için kalıyoruz... Zıddıyla kaimmiş ya her şey, var edene inandığımız için varoluşu kabul ediyoruz, bütün sancılarını göğüsleyerek hemde. Peki nedir zıddımız bizim? Yazarın dediği gibi; Tanrı bizimle neyi kastetmiş olabilir?
Zulme karşı gözünü kapatıp kulağını tıkamak...
"Şu anda ay ışığında kara gölgeler gibi görünen bütün bu insanlar bu acının aynısını Tanrı'nın her günü yıllardır çekiyorlardı. Böyle bir şey nasıl olabilirdi, yirmi yıldan uzun bir zamandır bunu bilmemesi ve buna gözünü kapaması olacak şey miydi? Acı nedir bilmiyordu, onun hakkında hiçbir fikri yoktu, bunun için de suçlu sayılmazdı ama Nikita'nınki gibi nasır tutmuş, acımasız vicdanı yüzünden tepeden tırnağa buz kesti."
Sayfa 107Kitabı okudu
“Tanrı nerdedir? Tanrı nedir?” “Seni, beni yaratan, yarattığını da asla yok etmeyecek olan güçtür. Ben O’nun kudretine hiç koşulsuz inanıyor, iyiliğine sorgusuz sualsiz güveniyorum. Büyük an gelip çatsın da beni O’na kavuştursun, O’nu bana göstersin diye saatleri sayıyorum.”
SANMA GELEN BU ÂLEME İNSÂN GELİR İNSÂN GİDER
Sanma gelen bu âleme insan gelir insan gider Enfüste mi'râc etmeyen nâdân gelir nâdân gider. Sen çünki âdemzâdesin sırr-ı kerem sırrındadır, Ademliğe eremeyen husrân gelir husrân gider. Çünki seni zâtı içün halk eylemiştir Tanrı çün, Zâtına erenler bugün sultân gelir sultân gider. Cûș eyledi deryâ-yı zât, devr eyledi zât ü sıfât, Vasfinı zâta erdiren irfân gelir irfan gider. Esrâr-ı zâtiye erip kalbi haremgâh eyle kim, İhrâm-ı kudsî bulmayan uryân gelir uryân gider. Bulup bugün mürșid-i cân anla nedir cân ü cihân, Mürşide erişmeyen hayrân gelir hayrân gider. Gör vahdet-i kübrâyı sen mir'ât-ı kesretten hemân Canında cânı bulmayan bî-cân gelir bî-cân gider. Çün küntü kenzinde Hüdâ, zâtını pinhân eyledi, Zât-ı nihâna erişen pinhân gelir pinhân gider. Sâmî Niyâzî katre-i sırrında ummân bulmayan, Deryada mâhiler gibi atşân gelir atşân gider
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.