Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Gazetelerden, televizyondan kan damlıyor bir yandan. Öteden yılbaşı kutlamaları. Salt gürültü, salt mutlu gibi yapan insan (Nasıl insan?) kalabalığı. Sevinç de eğlence de sahte, bir yüzü bu… Öte yüzü kavgazan, kıyıcı, savaşlardan savaş beğenen. Öldüren ve ölen, aptalca! "
"Allah Bu Kadar Merhametliyse Neden Kuran'da Akıl Almaz Cehennem Azaplarından Bahsediyor?" Eğer size şöyle bir duyuru yapılsa: "Bir saat içinde şehre yakıp yıkıcı bir kasırga gelecek, eşyalarınızı toplayın ve şehri terkedin!" Bu duyuruya verilecek mantıklı bir yanıt ne olabilir? A şıkkı: "Ah inanmıyorum ya, kasırgalardan
Reklam
İnsan
Ayrı olmadan doğan kaygıyı azaltmanın bir yolu olan uyum göstermeye ek olarak, çağdaş yasamın bîr başka etkenini de gözönüne almalıyız; çalışma düzeniyle eğlenme düzeninin etkileri» insan «dokuzdan beşe » çalışan bir kişi olarak İş gücünün ya da yöneticiler Ve kâtipler gibi bürokratik gücün bir parçası olmuş» tur. Çok az insiyatife sahiptir. Görevleri, işin yönetmeliği ile çizilmiştir. Basamağın, üstündekîlerle altındakiler arasında çok uz bir fark vardır. Hepsi, yönetmeliğin yapının tümü için, belirlediği işi, belirlenen hız ve belirlenen tarzda yaparlar, Hatta duygular bile tanımlanmıştır: neşe, hoşgörü, güven, tutku ve hiç kim» şeyle çatışmadan herkesle geçinebilme yetisi. Eğlence de bu denli zorlayıcı bir yolla olmasa bile, benzer şekilde düzenlenmiştir» Okunacak kitaplar, kitap külubunce seçilir. Filmler filmcilerle sinema sahipleri tarafından verilen ilânlarla saptanır. Geride kalanlarsa, hep yeknesaktır: arabayla pazar gezintisi, televizyon programları, kâğıt oyunları ve toplantılar. Doğumdan ölüme, pazartesinden pazartesiye, sabahtan akşama tüm faaliyetler düzenlenmiş bir örnek hale getirilmiştir. Bayi esi bir düzenin ağma düşen kişi, insan olduğunu, tek bir birey olduğunu nasıl hatırlar? Düş kırıklığıyla, üzüntüyle, sevgi özlemi, hiçlik ve ayrı olma korkusuyla doluyken yaşama şansına bir kez sahip olduğunu nasıl aklına getirebilir?
Politika adlı çember de bir inanılabilirlik varsayımı üzerine kurulmuştur. Bu varsayıma göre kitlelerin eylem ve söylevlere karşı geçirgen oldukları, bir görüşe sahip oldukları ve sondajlarla, istatistiklere ait somut veriler oldukları söylenmektedir. Çünkü politikacılar ancak bu verilerin varlığına inandıklarında, politikanın varlığına inanabilmektedirler. Oysa politika uzun bir süreden bu yana yarı sportif yarı eğlendirici bir özel eğlence programına dönüşmüştür. Bütün bunlar eski, komik ve büyüleyici töresel güldürüler biçiminde yapılmaktadır. Halkın gözünde seçimler çoktandır bir televizyon oyununa dönüşmüştür.
Kimseyi Hakir Görme Televizyonda en lüks otomobillerle, en cafcaflı eğlence merkezlerine, en güzel kadınlarla giden ve adına ‘playboy’ denen adamları hayranlıkla izleyen 18 yaşındaki genç, ertesi sabah gidip onlar gibi olmak adına hırsızlık yapmıyor ya… Çöpten naylon ya da kâğıt topluyor ve akşam evine ekmek parası götürüyor ya… Ben de bu duruma hayret ediyorum. Bu yüzden kendimi bildim bileli nerede çöp karıştıran birini görsem onunla mutlaka sohbet ederim, ona yardım etmekten gurur duyarım; çünkü o gerçekten toplumun en onurlu bireylerindendir.
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Başından sonuna kadar ilgiyle okuduğum televizyona olan bakış açınızı değiştirecek mükemmel bir farkındalık kitabı. • Çağımızın vazgeçilmezleri arasında yer alan sözde mutluluk kutusunun farkında olmadan bizler üzerinde bıraktığı etkiler... • Kitabın ilk kısmı konu odaklı ısınma turlarıydı. Telgraf ve fotoğrafın devamı addedilen televizyona geçiş ise ikinci kısımda ayrıntılı olarak aktarılmış. Özellikle televizyonun faydalarından bahsederken yer yer gülümsetmedi de değil hani... Ama takdire şayan olan ise kitaplara ilginin yoğunlaştırılıp okumanın önemine dikkat çekilmesi. Hemen her sayfasında kitapların bahsinin geçmesi de okumaya bir çağrı niteliğindeydi. • O halde televizyonun hayatımızın ve kitaplarımızın önüne geçmesine izin verip vermemek tamamen bizim elimizde. Okuyalım dostlarım, kitaplarımız ışığımız olsun!
Televizyon Öldüren Eğlence
Televizyon Öldüren EğlenceNeil Postman · Ayrıntı Yayınları · 2020595 okunma
Reklam
"Televizyon öğrencinin okuma özgürlüğünü açıkça kısıtlar ve bunu, deyiş yerindeyse, masumca davranışlarla yapar. Televizyon kitapları yasaklamaz, sadece onların yerine geçer."
Sayfa 173 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Araçların Düşünceyi Biçimlendirmesi Üzerine
Saatlerin felsefesine, metafor olarak saatlere, eğitim sistemimizin bu konuda söyleyecek çok az şeyi, saat yapımcılarının ise hiçbir şeyleri olmamasına kafa yoran Mumford şöyle bir sonuca ulaşmıştır: “Saat, ‘ürün’ü saniye ve dakika olan bir makinenin parçasıdır.” Böyle bir ürünün imal edilmesiyle saat, zamanı insani olaylardan ayırmak gibi bir etkide bulunur ve dolayısıyla matematik bakımdan ölçülebilir, art arda gelen anlar dizisinden oluşan bağımsız bir dünyaya duyulan inancı besler. Öyle anlaşılmaktadır ki, andan ana geçiş düşüncesi Tanrı’nın ya da doğanın bize sunduğu bir şey değildir. Andan ana geçiş düşüncesini doğuran, insanın bizzat kendisinin yarattığı bir makine parçası hakkında ve onun aracılığıyla kendi kendisiyle konuşmasıdır.
Sayfa 20 - AyrıntıKitabı okudu
Metaforların Dönüşümü Üzerine
Bize okulda, oldukça doğru bir biçimde, bir metaforun herhangi bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırarak neye benzediğini çağrıştırmaya yaradığı anlatılır. Ve o metafor, düşündürdüğü şeyin etkisiyle, zihnimizde diğeri olmadan o şeyi de tahayyül edemeyeceğimiz bir bakış açısı doğurur: Işık, bir dalga; dil, bir ağaç; Tanrı, akıllı ve muhterem bir insan; zihin, bilgiyle aydınlatılan karanlık bir mağara olur. Ve bu metaforların artık işimize yaramadığı zamanlarda da doğal olarak o işlevi görecek başka metaforlar bulmamız gerekir. Böylece ışığa bir tanecik, dile bir nehir, Tanrı’ya (Bertrand Russell’ın iddia ettiği gibi) bir diferansiyel denklem, zihne işlenmeyi bekleyen bir bahçedir, deriz.
Doğayı, zekâyı, insani motivasyonu ya da ideolojiyi “olduğu” gibi değil, yalnızca dillerimizdeki gibi görürüz. Ve dillerimiz bizim medyamız, iletişim araçlarımızdır. Medyamız metaforarımızdır. Kültürümüzün içeriğini metaforlarımız yaratır.
Sayfa 24 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
Karl Marx retorik bir dille şu soruları soruyordu: “Matbaanın, hatta baskı makinelerinin olduğu bir çağda İlyada mümkün müdür? Matbaanın doğuşuyla birlikte şarkı söylemenin, hikâye anlatmanın, hatta derin derin düşünmenin geçerliliğini yitirmesi kaçınılmaz değil midir?” Marx, matbaanın yalnızca bir makine değil, aynı zamanda belli türde içerikleri ve doğal olarak belli türde izleyicileri dışlayan ve bunda ısrar eden bir söylem yapısı olduğunu çok iyi anlamıştı. Ama meselenin özünü kendisi tam olarak keşfedememiş, bu görevi başkaları üstlenmişlerdir. Ben de matbaanın bir metafor işlevi, ciddi ve rasyonel bir kamusal konuşma biçimi yaratacak bir epistemoloji işlevi gördüğünü açığa çıkarmak üzere elimden geleni yapmalıyım.
Sayfa 55 - AyrıntıKitabı okudu
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitabın medya ve iletişim alanında bu kadar etkin bir kitap olmasının sebebi, tahmin edileceği gibi meseleyi bir aygıt olarak televizyon üzerinden değil de, yeni bir iletişim şekli olarak televizyon üzerinden ele almasıdır. Yazar her aracın ya da tekniğin, kendi düşünce biçimini üretmesi, kendi kurumlarını var etmesi gerçeğinden hareketle, televizyonun yani görsellerle bezenmiş şov dünyasının siyaset, ahlak, eğitim gibi alanları nasıl yeniden biçimlendirdiğini gayet akıcı bir üslup ve zekice bir yaklaşımla ele alıyor. Gerçekten ufuk açıcı bir kitap, tavsiye edilir.
Televizyon Öldüren Eğlence
Televizyon Öldüren EğlenceNeil Postman · Ayrıntı Yayınları · 2020595 okunma
1.158 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.