Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
Çok fazla King kitabı okumadım ama okuduğum her bir King kitabını okuduktan sonra kurduğum cümleler, “bu adam manyak” ya da “bu adamda nasıl bir kafa var” tarzında oluyor. Kitap ne klasikleşmiş bir bilim kurgu kitabı ne de klasikleşmiş bir gerilim kitabı, kitap baştan sona karakterlerle bizi bir yapan, onları bizimle beraber yaşattıran duygu yüklü
Ziggurat
Kitap, isminden de anlaşılacağı üzere ve bu nedenle herhangi bir spoiler değeri taşımayacak şekilde; Françoise'in Marcel'e
"Mademoiselle Albertine gitti!" diye haber vermesiyle başlıyor. Bundan sonra da Marcel'in yaşadıkları üzerinden, bir insanın sevdiği birinden ayrılmasının onda yarattığı üzüntünün, yaşanmışlıklar ve yaşanmamışlıklar
Tüm hikaye başlangıçtan sonra gelişme ve sonuçlarıyla benim için bir sürpriz barındırmadı, okudukça hikayenin nereye doğru ilerleyeceği az çok tahmin edilebiliyor. Ana hikaye King’in daha önce bir çok kez anlattıkları ile aynı ama karakterler, karakter gelişimleri, olay örgüsü ve başından sonuna kadar akıcı bir anlatımı var. Kitabın özellikle yarısından sonra gerilim dozunun azalmadığı bir hikaye okuyoruz. Kitap bitince Enstitü de anlatılan 1-2 karakterin yolculuğu yeni kitap veya kitaplarla 5-10 yıl sonrasıyla devam etmeli gibi geldi bana.
Tanıtımlarda “O” ile kurulan benzerliğin nedeni iki hikayenin de odağında çocukların olması bana ise “O” romanından çok Türkçeye “Tepki” olarak çevrilen “Firestarter’i “anımsattı. Hikaye içerisinde King sosyal medyada sık sık yaptığı gibi Trump karşıtlığını birkaç yerde çok net ifade ediyor, King siyasal tavrını romanları içerisine yansıtmaktan çekinmiyor.
Kitabın son sayfalarına doğru çocuklardan birisinin Enstitü sözcülerinden birisi ile olan konuşması tüm toplum veya insanlığın yararına olası bir kötülüğü engellemek için nelerin feda edilebileceği tartışması toplumun korunması için bireylerin feda edebileceği tartışmasıydı ve galiba o feda edilen birey biz olmadığımız müddetçe doğru bir sonuca varılamayacak bir tartışma.
Calla’nın Kurtları’nı okurken King'in hayal gücüne tekrar hayran oldum. Son 50-60 sayfasına kadar çok büyük aksiyonlar yaşanmamasına rağmen her bir satırı büyük merakla ve dikkatle okudum.
Serinin ilk kitabı olan Silahşör'de karşılaştığımız 19 rakamını sık sık Calla'nın Kurtları'nda da gördük. Işının yolunda ilerlemeye devam ederlerken
Yine ilgilimi çeken güzel bir kitap daha bitti. Telekinezi (TK) yeteneğine sahip ergenliğe yeni giren genç kızın arkadaşları tarafından aşağılanarak içine kapanık yapısı daha feci şekilde gelişecek olan sonların başlangıcı olarak görüyoruz. Kitap kahramanı Carrie'nin annesinin dinsel bir sapkın oluşu belki de bu özelliğini kullanmasına gerekçe görülmüştür. TK fenomeninin sadece bayan bireylerde oluşu ve genler arası nasıl geçiş yaptığını da detaya inmeden anlatmakta.
Kitap mahkeme salonunda soru cevap şeklinde zaman zaman geçmişe dönüş ve olayları anlatım tarzında sıkmadan, büyük bir keyifle okunup gidiyor. Olaylar lise mezuniyet balosunda doruğa ulaşarak tam bir kargaşa ve kaos ortamı yaratıyor. Stephen King'in Telekineziye sahip başka bir kızı anlatan "TEPKİ"adlı romanı da oldukça hoşuma gitmişti. Acaba insanların hâlen keşfedilmeyen kimbilir hangi özellikleri daha var. Kitabın konusu hoşuna gidenler için mutlaka "TEPKİ"adlı kitabını da tavsiye ederim. Herkese iyi okumalar.
Göze Gelmek Mi Bu?
Ünlü yazar Stephen King'in yazarlığa adım attığı ilk eseri olan Göz, merakla okuduğum kitaplardan biri oldu. Söz konusu gerilim ve King olunca heyecan olmasını normal karşılıyorum kendi adıma. Kitabın orijinal ismi Carrie aslında baş karakterin ismini taşıyor, ancak nasıl olduysa kitap adı dilimize Göz diye çevrilmiş. Sonuna kadar baktım ancak
Stephen King'in güzel bir kurgusu daha bitti.
"Mc Gee ve Vicky Tomlinson 1969 yılında gizli bir örgütün piyasaya sürmek istediği bir ilacın ilk denemelerine katılmışlardı.
Bir yıl sonra evlendiler ve küçük kızları Charlie doğdu. Charlie üç yaşındayken, bakışları ile oyuncak ayısını tutuşturdu.
Charlie sekiz yaşına gelince duygularını kontrol altına almayı öğrendi.
Artık her zaman yangın çıkarmıyordu.
Ama gizli örgüt (dükkan), bu büyük etkili, küçük silahı kullanmayı planlıyordu.
Fakat unuttukları birşey vardı.
Küçük bir çocuk bile intikamın ve acı vermenin buruk tadını anlayabilirdi."
Kitabın anlatımı ve kurgusu gayet başarılı. King'in hayal gücü her zaman olduğu gibi şaşırtıcı...
Dikkat spoiler içerir.
Son derece güzel bir korku ve gerilim romanı. Bir reklam şirketinin iki ortağından biri olan Vic Trenton, karısı Donna ve oğlu Tad ile Maine'e yerleşmiştir. Donna hayatın tekdüzeliğinden sıkılıp kocasını şair Steve Kemp ile aldatmıştır. Vic ise ortağı Roger ile beraber Sharp gıda reklamlarından sonra boya maddesi yüzünden bulamaçların tepki toplaması sebebiyle mali açıdan zor durumdadır. Zamanında arabasını tamir eden Joe Camber, oğlu Brett ve karısı Charity'ye Brett'in teyzesine gitmeleri için izin verir. Donna'nın arabası da arızalıdır ve kocasına her şeyi itiraf ettikten sonra Joe'ya gidip arabayı tamir ettirmeye karar verir. Tad'i de yanına alır çünkü Joe'nun köpeği Kujo'yu çok sevmiştir çocuk. Ancak Castle Rock kasabasında 5 10 yılda bir ortaya çıkan canavar tekrardan çıkmıştır. 5 yıl önce polis memuru Frank Todd olarak çıkan bu canavar bu sefer yarasalar vasıtasıyla dehşet saçacaktır. Yarasaların ısırdığı Kujo kuduz olmuştur ve önüne çıkacak her şeye saldıracaktır. Joe ve arkadaşı Gary'yi öldüren Kujo gözünü kendisine kadar gelen Donna ve Tad'e diker. Hava çok sıcaktır ve arabadan çıkamayan anne oğul giderek zorlanmaktadır. Steve Kemp de Donna'nın evini talan etmiştir. Olay polise intikal edince Vic işi bırakıp hemen eve döner. Karısını affedip affetmediğini bilmemesine rağmen onları bulmak ister. Donna ise canı ile uğraşmaktadır. Acaba Donna ve Tad bu işten sağ salim kurtulabilecek midir? Tad'e babasının verdiği canavar duası işe yarayacak mıdır? Vic zamanında yetişebilecrk midir? Bundan sonra neler olacaktır? Keyifle soluksuz okunan bir roman.
Düşünsenize Stephan Kıng ailesi üst kat komşunuz falan..Ben uyuyamazdım acaba akıllarından ne geçiyo diye.Adamın karısı kızı oğlu hepsi yazar ve hepsinin tarzı gerilim korku🤣 Şaka bi yana keşke komşum olsaydı çok severdim onları..Kitabı oğluyla birlikte yazdığını gördüğümde ilk olarak nasıl birşey acaba diye düşünmedim değil..Sonuçta adamda 42 yaşındaymış.E babada Stephan Kıng olunca hayal gücü geniş tabi..Kitap güzel olmasına güzel evet ama sanki beni tam içine çekemedi gibi,tam çektiği anda da konu çözüme kavuşup bitti zaten..Diğer yorumlarda söylediğim gibi favorim hala mahşer..Doktor uyku, o, sadist bunlara da gelemez bence .Ama tabi ki Kıng hayranı olarak ne yazsa okurum..Kıng’ın Trump’ a büyük bir gıcığı olduğunu da bu kitapta çok açık bir şekilde anlıyoruz.Bir yerde Trump’tan daha aptal olamaz gibi bir cümle vardı diğer bir yerde başkanının konvoyu geçerken diğer hıyar erkeklerden biri işte diyordu 🤣Bizde olsa hakaretten direkt cezaevi.. Yürek yemiş Kıng’im benim 🤣Erkek şiddetine karşı bir tepki olarak Aurora Türkiye’de olsa diye düşündüm bir an..Neyse düşünmemeyim ortalık karışır Allah korusun🤣 Bu şey gibi birinin kıymetini öldükten sonra anlamak gibi..Sonuç olarak okunur tabi ki.. Kıng ustaya selam sen hep yaz ben hep okuyayım..Kadının kıymetini bilen erkeklere selam olsun ️
