Allah ﷻ şöyle buyurdu;
"Aranızda, hayra (İslâm'a) davet eden, marufu emreden ve münkerden nehyeden bir ümmet (siyasi hizb) bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!"
[Ali Imran Suresi 104]
Ve şöyle buyurdu:
"Mümin erkekler ve mümine kadınlar birbirlerinin velileridirler. (Birbirlerine) marufu emrederler ve
Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?
Tevbe suresi meali ﴾104﴿
"Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah kullarının tevbesini kabul eder ve sadakalarını alır. Şüphe yok ki Allah tevbeleri çok kabul eden, çok merhametli olandır"
(Tevbe Sûresi,104)
104. Allah'ın, yürekten bir pişmanlıkla kendisine yönelen kullarını affedeceğini ve içtenlikle yapılan iyilikleri ve bağışları kabul edeceğini, çünkü O'nun, kendisine yönelip sığınan kullarına karşı çok affedici ve merhametli olduğunu bilmiyorlar mı?
اَلَمْ يَعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِه۪ وَيَأْخُذُ الصَّدَقَاتِ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ
Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?
Allah'ın kullarının tevbesini kabul edeceğini,sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden pek esirgeyen olduğunu hâlâ bilmezler mi?
Şayet, "Şerîat ameli teşvik edip amelin faziletini önemle ele alarak:
من ذا الذي يفرض الله قرضا حسنا
"Allah'a karz-ı hasenle ödünç verecek olan kim?" (Hadid sûresi, 57/11),
ويأخذ الصدقات
"Sadakaları alır..." (Tevbe sûresi, 9/104) gibi âyetlerle sadaka vermeyi istedi. Daha nasıl olur da fiil ve infak makbul ve efdal olmaz?" dersen, bilmiş, ol ki;
Tabib bir ilacı övüp o ilaca teşvik ettiği vakit, maksadı o ilaçla meydana gelen sıhhat ve şifadan da üstündür demek değildir.
İlâcı övmekte gaye, hastalığı tedavi etmesi bakımındandır. Ameller de kalp hastalığını tedavi içindir. Kalp hastalıkları çoğunlukla bilinemezler. Kalp hastalığı tıpkı aynası olmadığı için, yüzündeki alalığın farkında olmayan ve söylesen de bunu kabul etmeyecek olan adamın durumuna benzer. Bu adama gülsuyu alalık hastalığına iyi gelir, bununla yüzünü yıka desen bunu yapmayacağından, yüzü gülsuyu ile yıkamak çok iyidir deyip onu bu işe teşvik etmeye benzer.