Tek tek üçüyle de görüştüm (bu onları son görüşümdü.) İnfazlarla, dışarıdaki politik ortamla ilgili bazı sorular sordular. Tam ayrılacağım sırada Hüseyin, Toprak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Yasa Tasarı’sından bir tane elde edip kendisine getirmeye çalışmamı rica etti. Tasarının köylüye ne getirip götürdüğünü öğrenmek istiyordu. (O sırada basında ve kamuoyunda söz konusu tasarı tartışılıyordu.) Donup kalmıştım. Her an ölüme götürülmesini bekleyen bir insan, o zamana kadar hücresinde, adı reform olan bir toprak yasasını okumak istiyordu. Güç toparlandığımı, hemen şehre döndüğümü, bir yerlerden aldığım teksir ya da gazete küpürü benzeri bir tomar kâğıdı geri götürüp içeriye yolladığımı hatırlıyorum.
Sayfa 50
....Türk beyliklerinin birbirini yemesinin ve hepsinin de silinip gitmisş olmasının vebalini örneğin, başkalarının üzerine yıkmak hiç gelmedi aklıma. Ama, çocuklarının suçunu örtbas etmeye çalışan bir ana gibi, Kürtler için hayıflanmak da bana düştü hep. Nasıl ve neden öyle koşullandırılmışsam, dedenin anlatışını dinlerken, Kürtlerin çektiklerinde
Sayfa 126 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1937 yılında Celal Bayar Hükümetinin programına alınan toprak reformu için 1945 yılı beklenecek, 1945 yılında TBBM gündemine gelen Çiftçiyi Topraklandırma Yasası'na muhalefet edenler, Demokrat Parti'yi kuracaklardı. Yasa'nın hangi amaçla çıkarıldığını anlayabilmek için «İskan Kanunu Muvakkat Encümen» in gerekçesine de göz atmak yararlı olur.
Git şu koskoca Anadolunun ormanlarını adım adım dolaş, yıkılmışlığını, yakılmışlığını gör, yurdun çöl olmaya doğru gittiğini gör, on iki yıl durmadan ha yaz, de yaz. Hiçbir ses çıkmasın. Sen yazdıkça onlar ormanı yok etsinler. Sonra, daha iyi olacak, iyi olacak. Halkın mağarada yaşıyor, aç, perişan, üstelik de sömürülüyor. Yıllar yılı bunu da yaz. Toprak reformu de, ağalar de, toprak ölüyor de... Hiç mi hiç ses gelmesin. Dünya sağır olsun... Sonra sen gene durmadan bağırtını sürdür. Buna can mı dayanır.
Yanlış anlaşılmasın, bu küçük bir örnek. Bilim adamlarımız, yurdumuzdaki gerçeklerle bilimsel bir şekilde uğraşmıyorlar. Hangi konuyu ele alırsan al, doğru dürüst bir kitap bulamıyorsun. Bir örnek daha vereyim, yıllardan bu yana toprak reformu, toprak reformu, diye bağırıp duruyoruz. Bu memleketin toprağının gerçeği ne, yani düpedüz toprak bilimi,
342 syf.
9/10 puan verdi
1. BÖLÜM: DUA EDENLER, SAVAŞANLAR VE ÇALIŞANLAR Yazar, bölüm girişinde Ortaçağ’ı anlatan kitapların bu dönemi yanlış aksettirdiklerine değinerek feodal toplumun üç sınıftan meydana geldiğini belirtiyor. Bunlar; dua edenler (kilise mensupları), savaşanlar (askerler) ve çalışanlardır (köylüler/serfler). Çalışan insanlar, kilise sınıfıyla askeri
Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla
Feodal Toplumdan Yirminci YüzyılaLeo Huberman · İletişim Yayınları · 2016681 okunma
Reklam
576 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.