Öncelikle, Atatürk'ün okul müfredatlarına konulmasını arzu ettiği bir kitap. Her insan bir cevherdir ve bizler, ister toplum olarak ister eğitimciler olarak, bu cevherleri mahvediyoruz. İnsanların içindeki iyi ruh ışığını gah isteyerek gah istemeyerek söndürüyoruz. En üst tabakadan en alt tabakaya kadar çamura batmış bir millet nasıl kurtulur? Cevabı kitap içerisinde bulabilirsiniz.
Her halkın içinden hem büyük sahsiyetler hem de aşağılık insanlar çıkarabilmektedir. Bunların hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel etken halk kitlelerine hakim olan ruh halidir.
Victor Hugo kitabı ilk yayınladığında tepkilerden çekinerek isimsiz şekilde yayınlamış. Haksız da sayılmaz.
Kitabın iki on sözü var. Birincisi kendi adını vermeden yayınlanan, ikincisi olumlulu tepkiler sonrasında kendi adıyla yayınladığı baskının on sözü. Ikinci on söz dönemin tüm gerçeklerini ayrıntısıyla gün yüzüne çıkarıyor.
Bana kalırsa ikinci on söz dahi bir kitap hâlinde okunabilir. Hikaye edilen kısımdan bahsetmiyorum bile.
Şimdi sakinim, her şey bitti, tamamen bitti. Müdürün ziyaretinin yarattığı korkunç kaygılardan kurtuldum. Çünkü, itiraf edeyim, hâlâ umutluydum... Şimdi Tanrı'ya şükür, hiç umudum kalmadi.
Insanlar neden bu kadar bencildir? Erdem denilen kavramlar tamamen suni değer mıdır? Peki savaşların temel nedeni nelerdir?
Kitap insanı önce ormanın kalbine, yani toplayıcı insana, götürüyor ve oradan yaşanılan döneme(1754) kadar getiriyor. Olaylar karşısında modern insanın tepkisiyle basit insanın tepkilerini karşılaştırarak bu modern insanın modernleserek ne kazanıp ne kaybettiğini anlatmaya çalışıyor.
Yazar; erdem kavramlari, özel mülkiyet anlayışı, cinsel dürtüler, ebeveynlik, dil oluşumu gibi konularda da müthiş tespitlerde ve çıkarımlarda bulunmuş.
Begenilmeyecek noktalara gelirsek. Cümleler müthiş uzun olduğu için anlamakta zorlandığım kısımlar oldu. Sadece iki bolum altında işlenmiş tüm konular. Bir konudan diğerine geçildiğini anlamak zor oluyor.