Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Ceren
Ceren
@turkceogr_ceren
Kitap kurdu bir öğretmen
“Üslubun kimliğindir.”
Türkçe Öğretmeni
Yüksek Lisans
Kütahya
6 kütüphaneci puanı
137 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
276 syf.
·
Puan vermedi
Kitap sohbet şeklinde oluşturulmuştur. Umberto Eco ve Jean-Claude Carrière arasında gerçekleşen samimi, akıcı sohbetleri sunmaktadır. Bu sohbetler arasında kitaplar, kitapların tarihi, kitapların var olan sorunları, kitapların geleceği, medeniyet tarihi, güncel sorunlar, kültürel konular, sanat, müzik, edebiyat ve mantık üzerine pek çok konudan oluşmaktadır. Kültür aktarımı sağlayan ve insanın sıkılmadığı, her sayfasında yeni bir bilgiyle karşılaştığı akıcı bir kitaptır. Kitapta oldukça metinler arasılık mevcuttur. Bu nedenle başka bir kitap ya da film, şarkı yapıtına insan yönelebilmektedir. Kısacası beğendiğim ve önerdiğim güzel kitaplardan birisidir kendisi. Umberto Eco’yu kaybettik fakat geriye çok güzel bir eser bırakmış. Üstünden kaç yıl kaç asır geçse de eskimeyen tek bir gerçek var: kitap. O halde kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın!
224 syf.
·
Puan vermedi
Eğitim, formel eğitim, çağdaş eğitim, alternatif eğitim hakkında bilgi almak isteyenler, eğitimimizi eleştirel bir şekilde okumak isteyenler bu kitabı okuyabilir. Eğitim tüm toplumumuzun ortak değeri olduğu için herkes bu sistemi düzeltmeye çaba göstermelidir. Anne ve babalar, lise öğrencileri, üniversite öğrencileri ve akademisyenler mutlaka okumalılar.
1724 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı uzun zamandır okuyordum. Yaklaşık yedi ayda bitti fakat sayfa sayısının fazla olmasından ziyade anlamca derin olmasından okumak uzun sürdü. Çünkü bazen bir sayfada birden fazla altını çizebileceğim cümle vardı. Bu cümleler gerçekten alıntı yapılabilecek çok spesifik ve derin anlatımı olan cümlelerdi. Kitapta dinden, savaştan, felsefeden, aşktan, vicdandan, psikolojiden ve tabii ki sefaletten bahsetmektedir. Sefaletin geçmişte de günümüzde de değişmediğini gözler önüne sermektedir. Ana kahramanımız Jean Valjean üzerinden pek çok konu ve değer işlenmiştir. Jean Valjean’ın bir ekmek çalıp hapishaneye düşüp orada önüne gelen hapishane yemeğini yemesi ne garip değil mi? Açlık yüzünden hırsızlık yapıyor ve hapishaneye atılıyor, önüne de mahkum olduğu için yemek geliyor. Hayat işte bu kadar anlamsız. Peki ya Fantine’in yaşadıklarına ne demeli? Kızına bakmak için önce saçlarını satıyor. Sonra da dişlerini söktürüp dişlerini satıyor. Daha da fenası daha sonra kızına bakabilmek için namusunu satıp sokak kadını oluyor. Hayat o kadar acımasız ki bir kadının yaşabileceği en kötü şeyleri Fantine’in başına getirmiş. Yine de Jean Valjean ve Fantine iyi insanlardır. Hayat insanı kötüleşmeye itse de iyi insanların ruhu daima iyidir, kötüleşmez. Bana kalsa daha çok şey yazarım fakat bu kitap iyice okunulup sindirilmesi gereken bir başyapıt bu yüzden sizin okuyup eseri sindirmeniz, anlamanız daha iyi olacaktır. Mutlaka ama mutlaka okunması gereken bir eser. Şimdiden iyi okumalar…
Okur Takip Önerileri
64 syf.
10/10 puan verdi
Çocuklara hayal gücünü, kendine güvenmeyi ve cesareti aşılayan güzel bir çocuk kitabı. Çocukların hayal dünyasında her şeyin mümkün olabileceği iletisi veriliyor. Zaten bu dünyada mümkün olmayan her şey hayalimizde gerçektir. Gerçek dünyada da gerçek olan çoğu şey zaten öncelikle hayallerde gerçekleşmiştir. Burada hayal gücü ihtiyacı ortaya çıkar. Bu kitabın en büyük özelliğinden biri düşünmeye, hayal kurmaya teşvik etmesidir. Zaten “Hayal et, çiz, harekete geç” başlığıyla çocuğu hayal ettirmeye, resim çizmeye ve harekete geçirmeye odaklı. En güzel yanı ise hayallerin resimlerle somutlaştırabileceği algısı yaratmasıdır. Bu çocuğu hayal ederken resim yapmaya da yönlendirir. Bu sayede küçüklerimizin arasından bir ressam ortaya çıkabilir. Bu yüzden kitabın arka sayfası boş bırakılarak her okuyucunun oraya kendi zürafasını çizmesine imkan sağlanmıştır. Bir yetişkin olarak ben de zürafa çizmek istiyorum. Gerçekten beni de zürafa çizmeye heveslendirdi bu kitap. Hayallerle her şeyin gerçek olabileceğini, kitabın adını kullanarak “Benim Zürafam Uçabilir” sözüyle tekrar vurgulamak istiyorum. Küçükten büyüğe herkese iyi okumalar.
56 syf.
7/10 puan verdi
Öncelikle bu yayına dair birkaç eleştiride bulunacağım. Çevirinin tam anlamıyla doğru olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca yazarın hayatının anlatıldığı bölüm de dahil yazım yanlışlıkları mevcuttu. Kısa bir kitapta özellikle çocukların okuyacağı bir kitapta bu tür yazım yanlışlıklarının ya da çeviri hatalarının olması gerçekten hiç hoş değil.
Gelelim kitabımızın özüne. Küçük Kara Balık, gerçekten hem akıcı hem de güzel dersler veren küçük müthiş bir kitap. Çocukları cesaretlendirebilecek bir yapıt. Ayrıca “akıl” vurgusu yapılmaktadır. Aklını kullanarak pek çok durumdan sıyrılabilme, güçlükleri akılla alt etme gibi mesajları var. Öz anlatımıyla, verdiği mesajlarla güzel bir yapıt oluşmuş. Üstelik kitabın sonunda Küçük Kara Balık’ın akıbetinin bilinmemesi çocuğa aralı kapı bırakıp çocuğu düşünmeye davet etmiştir. Çocuğun “Acaba Küçük Kara Balık’a ne oldu?” diye düşünmesini sağlayabilir.Tahmin etme, yaratıcı bir son bulma(sentez) sayesinde çocuğun bilişsel süreçlerini geliştirmesini sağlar. Tavsiye ettiğim güzel çocuk kitaplarından birisidir.
160 syf.
8/10 puan verdi
Önce Yaprak Dökümü’ne televizyonda rastladım. Yayımlandığı yıllardan çok sonra izlemeye başladım. Önce diziyi izleyip sonra kitabını okumak istedim. Kitapla ne kadar uyumlu olduğunu anlamak ve kitabın değerini ne kadar yansıttığını öğrenmek için. Dizi kitaba hemen hemen sadık kalmış diyebilirim. Hatta bazı cümleler direkt kitaptan alınmış. Ee tabii günümüze uyarlanırken değişiklikler de olmamış değil.
Gelelim kitaba. Kitap, saygıdeğer bir mutasarrıf ve ailesinin etrafında dönüyor. Ali Rıza Bey, doğruluk ve namus için yaşayan birisi ve baba olarak bütün evlatlarını kendi doğrularıyla, ilkeleriyle yetiştirmiş. Fakat değişen hayat şartları önce evlatlarının terbiyesini bozuyor ardından onun bazı ilkelerini. Böylece Ali Rıza Bey’in yaşamı bir yaprak dökümü manzarasına dönüyor. Bu manzaranın yaprakları ise çocuklarıdır. Çocukları teker teker ondan kopuyor. Kitabın en önemli vurgusu bazı doğruların çok fazla abartılmadan yaşanması gerektiğidir. Çünkü fazlası baskıya dönüşmektedir. Baskı ise bir evladı iyi yapmaz aksine o doğruların karşıtı yapar. Neyi fazla abartırsak bu hayatta onunla sınanırız.
Ben kitabı beğendim. Günümüze yakın mesajları var. Şunu da demeden edemeyeceğim. Siz sakın Ali Rıza Bey’in durumuna düşmeyin. İradeli olun, bir rüzgarın etkisiyle savrulmayın. Ve mutlaka gelecek için yatırım yapın! İyi okumalar dilerim…ı
544 syf.
10/10 puan verdi
Çalıkuşu, en sevdiğim roman. Her kitap okuyucusunun özdeşim kurduğu bir kitap vardır. Benimkisi de Çalıkuşu. Bıkmadan usanmadan tam dört kez okudum. Her okuduğumda farklı duygular ve düşünceler keşfettim. Feride eşittir ben. Bir roman karakteriyle yaralarımız bu kadar mı benzer olabilir. Keza mesleğimiz de aynı. Belki de bu benzerliklerden dolayı kitap bu kadar akıcı.
Aşkın ne demek olduğunu bilmeyen çocuktan her şeyin farkına varan genç bir olguna dönüşen Feride. Bir de yıllar, yüzyıllar geçse de hep aynı kalan erkekler…Tabii ki eğitimde de o dönemin sorunları ve yanlışları mevcut. Kitapta eğitimin sorunları ve yanlışlıkları çok güzel tespit edilmiş. Okunduğu zaman o zamandan bu zamana neler değişmiş, neler değişmemiş göreceksiniz. Okuduğumda kendimden pek çok şey bulduğum bu romanda umarım siz de kendinizden bir şeyler bulursunuz. İyi okumalar…
140 syf.
10/10 puan verdi
Küçüklükten beri severek izlediğim filmin sonunda kitabını okudum. Keşke öncelikle kitabı okuyabilseydim daha fazla sürükleyici olurdu. Ama olsun yine de büyük bir zevkle okudum kitabı. Asel ile İlyas’ın aşkı ile Baytemir’le Asel arasındaki sevgi çok güzel anlatılmış. Küçükken herkes gibi ben de filmi izlerken Asel’in İlyas’ı seçmesini isterdim ama büyüyünce şunu öğrendik: Sevgi aşkı yener. Baytemir’in sevgisi İlyas’ın aşkını yendi. Çünkü sevgi emekti. Emek olan her şey daha güçlüdür.Gerçekten de bu böyledir. Aşk gelip geçiçi, sorumsuz, sınırlı olandır. Oysa sevgi sonsuz, sorumluluk gerektiren ve sınırsız olandır. Bu romanla özdeşim kurdum çünkü yaşadığım şeyler bana aşkın önemsiz olduğunu esas gerçeğin sevgi olduğunu gösterdi. Bu yüzden Asel’in yerine kendimi koyup düşündüğüm çok oldu. Sonunda ufak bir gözyaşı döktürmüşlüğü var. Umarım bir gün herkes birinin sevgisine nail olur. Sevgiler…
159 syf.
10/10 puan verdi
Kitap gerçekten çok güzel. Öncelikle bana kazandıran bir şey var: olaylara farklı açıdan bakmak. Yaşanılan olaylar bizim dışarıdan gördüğümüz olaylardır. Oysa kimse işin aslını bilemez. Burada Zehra da aynı durumda. Küçükten beri yaşadıklarını, gördüklerini yorumlarken babasının yüzünden olduğunu sanmaktaydı. Fakat işin aslı öyle değilmiş onu bu düşüncelere iten annesinin ve anneannesinin tutumlarıymış. Ve tabii ki babasının dış görünüşte yarattığı olumsuz izlenim… Tamemen dolduruşa gelmiş minik bir çocuk… Maalesef düşünceleri zehirlenmiş, babasından nefret etmiş, iğrenmiş. Ömrü boyunca yaşanılan her şeyin sebebi babası saymış. Meğerse işin aslı öyle değilmiş. Çocukluğunda yaşadıkları onu tamamen acıma duygusu olmayan, mükemmeliyetçi bir öğretmen yapmış. Evet iyi bir öğretmen ama her öğrencinin istediği kalıpta olmasını istemesi, algısındaki öğrenci profiline uymayanları dışlayıp sınıftan izole etmesi ve bir daha asla affetmemesi, bazı öğrencilere hep kötü bakması da bir öğretmen olarak çok yanlış. Ama elden ne gelir kendine göre bir dünyası, bir mizacı var. Lakin her işte bir hayır vardır. Babasının vefatı ona bir şey kazandıracak: acımak. Yaşananların aslını ölen babasının günlüğünden okuyunca göz yaşlarına boğulup babasının ne kadar iyi bir insan olduğunu anlayacak. Yıllarca bildiği doğrular yıkılacak yanlış olduğunu anlayacak. Kurgu o kadar gerçekçiydi ki ben de roman sonunda ağladım. Okumayı düşünenlere kesinlikle tavsiye ederim.
165 syf.
9/10 puan verdi
Kafkasya tarihi iyi anlatılmış bir roman. Tarih kitaplarından öğrendiğimiz bilgileri Tolstoy, göz önüne getirmiş. Kafkasya’nın durumu, Çerkesler’in ve Dağlılar’ın yaşantıları, Ruslarla ilişkileri, Rusların Kafkasya’yı ele geçirme planları güzel özetlenmiş. Kafkasya Müslümanları’nın yaşadıklarını öğrenmek isteyenler için güzel bir eser. Akıcı ve sürükleyici…
80 syf.
·
Puan vermedi
Kitap elimden hiç düşmedi. Zaten Özdemir Asaf’ın belli şiirlerini biliyordum fakat kitapta okumak daha güzel bir duygu. Bir kere şiirlerin ayrı bir boyutta anlamı var. Özdemir Asaf’ı anlayarak o duygulara kapılarak okunursa çok güzel estetik bir zevk veriyor. Gerçek duyguları yaşamış insanlara ithaf eden şiirler topluluğu. Bu hevesle birden okudum ve çabucak bitti. Keşke hiç bitmese dediğim bir kitaptı…
