Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Siyonist Emil Ludwig Dünya Siyonist Örgütü'nün görüşünü açıklarken; "İsrail'de muhteşem bir Hitler anıtı dikileceğine eminim... Avrupa'da Yahudiliklerini yitirmiş olan binlerce Yahudi onun sayesinde kimliklerine geri döndürülebilmiştir." diyordu. Siyonist Chaim Nachman Bialik; "Hitlercilik, Almanlaşmakta olan Yahudiliği Almanların içinde eriyip yokolmaktan kurtarmıştır," derken, Dünya Siyonist Örgütü üyesi Enzo Sereni de: "İsrail'i inşa etmek için Almanya'daki Yahudilerin karşılaştığı sıkıntıları kullanmamız hiç de utanılacak bir şey değil," diyordu. 1960'ların sonlarında "Hitler'in örnek Müslüman olduğu" dolayısıyla Müslümanların Hitler'i örnek alması gerektiği yargısını aşılayan Eygi'nin İslamcı gazetesi "Bugün"ün yayınları işte tam da bu bağlamda anlamlıydı. Eygi'nin gazetesi, Müslümanları Hitler'e dönüştürüp Türkiye'deki Yahudileri korkutarak İsrail'e göç ettirecek denli keskin yayınlarıyla, 1960'larda bile dünyadaki tüm Yahudileri İsrail'de toplamaya çalışan Siyonizm'e ve İsrail'e hizmet ediyordu.
Çünkü yıl, Rusya'nın Kars ve Ardahan'dan toprak ve Boğazlardan üs istediği 1945 değildi. Sovyetler Birliği, 1945'teki bu yanlış tutumları nedeniyle Türkiye'yi ABD'nin kucağına ittiklerini söyleyip, bundan dolayı özür dileyeli çok oluyordu. Yıl 1969'du ki, Amerika 60'ların başından bu yana Türkiye'nin ulusal çıkarlarına karşıt bir tutum takınmış; yerleştirdiği füzeleri sökerek Türkiye'yi Rusya'ya karşı korunmasız bırakmış; Kıbrıs'a çıkmasını önlemiş; Türkiye'nin gereksindiği ağır sanayi yatırımları için tek dolar vermemiş ve bunun üzerine Türkiye Cumhuriyeti devleti, ABD'den biraz uzaklaşarak Sovyetler'le ve Avrupa ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmayı kendi çıkarları için uygun bulmuştu. Sovyetler Birliği'yse bu yıllarda Türkiye'nin Kıbrıs'taki çıkarlarını onaylıyor ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin ya taksim ya federasyon isteğini destekliyordu." Amerikan 6'ıncı Filosu'nun 1969'da Türk-Sovyet ilişkilerinin iyiye gittiği böyle bir dönemde İstanbul'a gelişi, Türkiye'yi Sovyet yayılmasına karşı korumak amacıyla değil, tersine Sovyetler'den aldığı yardımlarla demir-çelik fabrikaları kurmaya başlamış bir Türkiye Cumhuriyeti devletine gözdağı vermek ve Türkiye'nin tıpkı Atatürk dönemindeki gibi iyi komşuluk ilişkileri kurmaya başladığı Sovyetler'le arasını yeniden açmak içindi.
Reklam
Neden gündeme gelmiyor acaba? :)
''Türkiye, birçok konuda olduğu gibi Ermeniler konusunda haksız saldırılara maruz kalıyor. Ermeni iddialarını kabul etmesi isteniyor. Merak ediyorum, İsveç'te artık neredeyse soyu tükenmiş Sami ve Tater'ler konusu hiç gündeme geliyor mu? "Odada buz gibi bir hava esiyordu. Bir süre gözleri odada dolaşıyor. Sakin olmaya çalışarak, "Hayır, bu konular pek sık gündeme gelmez!" diyor.
Remzi Kitabevi
Türk düşmanlığı ve çalıntı eserler ile Nobel yolculuğu.
Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülü aldığı açıklanır açıklanmaz; tüm Batı basını gibi, İsveç basını da yazarla ilgili haberlere büyük yer verdi. Tanıtım kampanyasının baş köşesinde Pamuk' un Ermeni ve Kürtlerle ilgili söylemleri vardı. İsveç'in Expressen, Dagens Nyheterve Svenska Dagbladet gibi en yüksek tirajlı gazeteleri, Nobel Edebiyat Ödüllü Orhan Pamuk'un hayatını anlatıyor, kitaplarını övüyor Türkiye' de "Kürt ve Ermeni soykırımı"ndan nasıl cesaretle bahsettiğini anlatıyorlardı. Çeşitli köşe yazarları, İsveç hükümetine, çağrıda (!) bulunuyorlardı. Hükümet, "AB yolundaki Türkiye"ye, "Ermeni, Süryani,Alevi, Asuri, Çingene ve Pontuslu Rumlara yönelik soykırım"ın tanınması için baskı uygulamalıydı! İşte Nobel Ödüllü cesur Türk yazar soykırımı açıklamıştı. ..
Remzi Kitabevi
Fenerbahçe Beko ile Maccabi Playtika arasında 4 Ocak Perşembe günü İstanbul’da oynanması gereken Turkish Airlines EuroLeague müsabakası Litvanya’da oynanacak. Böyle bir dayatmayı nasıl kabul ediyoruz? İsrail takımının Avrupa liginde olması tezat iken, Türkiye olarak böyle bir kararı tanımamız çok yanlış… Türkiye, Litvanya kadar önlem alamıyor mu? Ayrıca, Euroleague sıralamasında Macabi ile çekişiyoruz. Rakibimize avantaj vermeyi neden kabul ediyoruz? Neresinden bakarsak bakalım, açıklanamaz bir durum… Sporu yöneten kurumlarda çok zayıfız, alınan kararlar sadece tebliğ ediliyor. Kabul ederken bile şikayet etmiyoruz, sessizlikte bırakıyoruz…
Avrupa ve Amerika ile Türkiye arasında, sosyal bilim yapma anlayışı açısından bir fark olmadığı şeklindeki kanaat kökleştirmiştir.Artık Türk sosyal bilimcisi Türkiye'de sosyal bilim yaptığının farkında değildir. Bu durum sosyal bilimciyi Türkiye gerçekliğinden ve Türk düşünce geleneğinden koparıp uzaklaştırmakta, daha doğrusu Türkiye'de bir sosyal bilim geleneği olması gerekliliğini anlamsız bir uğraş olarak niteleme noktasına götürmektedir.
Sayfa 99
Reklam
Emperyalizmin niyetini ve Sevr'i kabul eden teslimiyetçi zihniyeti asla unutmamalıyız. Bunlar Türkiye için iki büyük tehlikedir. Avrupalı siyasetçilerin bencil ve acımasız oldukları doğru. Her soruna kendi çıkarları açısından ve kendi ölçüleriyle bakıyorlar. Gerçeği araştırmak zahmetine de girmiyorlar. Ama Avrupa uygarlığını bu siyasetçiler değil, Avrupa'nın sanatı, bilimi, düşünce hayatı ve tekniği temsil eder. Avrupa siyasetçileriyle Avrupa uygarlığını birbirine karıştırmamalıyız. Papaza kızıp oruç bozulmaz.
Sayfa 158Kitabı okudu
.... Medyaya nasıl direnilir? Enformasyon, pazarlama, haber, reklamcılık, iletişim, kampanya, kamuoyu… Her şeyden önce bu sözcükleri bizzat medyanın günlük hayatımıza, ekonomik-siyasi ve toplumsal retoriğimize dahil etmiş olduğunu hatırlatmakta yarar var. Genel yönelim, bu sözcüklerin herbirine yüklenen “olumlu” anlamın mutlaklığına duyulan
Fatih Altaylı: Bu hafta sonu bir restoranda Türkiye Futbol Federasyonu’nun önemli sponsorlarından birinin patronu ile karşılaştım. Yıllardır tanıştığımız için biraz sohbet ettik. Haliyle laf futbola, milli takımın başarısına ve oradan da Suudi Arabistan’da oynanacak kupa finaline geldi.  “Futbolun en önemli sponsorlarından biri olarak bu maçın Türkiye’de oynanmasına yönelik bir talebiniz ya da en azından bir itirazınız olmadı mı?” diye sordum. “Bizim sponsor olarak bu işlere karışma hakkımız yok. Ama elbette bir vatandaş olarak, milliyetçi bir vatandaş olarak bunu Federasyon Başkanı’na sordum. Nereden çıktı bu Suudi Arabistan işi?” dedim. “Ali Koç önermiş” dedi. “Anlamadım” dedim. “Ali Koç’un önerisiymiş” dedi ve anlattı. “Ali Koç Federasyon Başkanı’na “Avrupa takımları Suudi Arabistan’da maç veya turnuva oynayarak çok ciddi gelir elde ediyorlar. Biz de en azından kupa finalini orada oynayarak iyi bir gelir elde edebiliriz. Bunu planlarsanız çok iyi olur” demiş.  Federasyon da Ali Koç’un bu önerisi üzerine Suudilerle görüşmeye başlamış ve Süper Kupa Finali böylelikle Suudi Arabistan yolcusu olmuş.
Kürt sorununun çözümü için Kürtler, demokrasiye ve çatışma ortamının koşulsuz olarak sonlandırılmasına yanaşmalı; zor tekelini anayasal hak olarak elinde tutan devlet de bu açılıma koşulsuz karşılık vermelidir. Ne var ki daha bu aşamaya henüz varmış değiliz. Her iki taraf da diğerinin haksız olduğuna ve şiddeti ilk onun terk etmesi gerektiğine
Sayfa 247 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.