Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sene bilmem kaç
Bülent ve karısı dışında arkadaşımız yok. Yani yalnız ya­şıyoruz. Bülentler sonunda Türkiye'ye dönmekten vazgeçti­ler. Mültecilik konusu onu öyle sardı ki ömrünü Stockholm Üniversitesi'nde bu konudaki çalışmalara adamaya karar verdi. Ona göre dünyanın geleceği bu. Açlık çeken ülkeler­den insanlar sallara, köhne motorlara binecek ve Avrupa kı­yılarını zorlayacaklar. Afrika ve Asya kıtalarının insanları, Avrupa'ya, Amerika'ya akacak. Bir süre sonra kimse başa çı­kamayacak bu göçle. Buna gerçekten inanıyor ama artık böy­le şeyler benim umurumda değil.
Sayfa 196Kitabı okudu
Avrupa'nın büyük bölümünde dinsel yasalar, engizisyon, cadı avları gibi kurum ve uygulamalar yüzyıllar öncesinde kalmıştır. Türkiye belki ortaçağını çok daha uygar biçimlerde yaşadı. Ama ne var ki, Türkiye'de bugün dahi yaşayan bir ortaçağ var. Birçok yörede kadınların gördüğü muamele, "terbiye" amaçlı dayağın yaygınlığı, on yıl önceki Sivas olayı, günümüzdeki ortaçağın somut örnekleridir. Batı'nın çoğu yerinde dinsel yasalar çok geçmişte kalmış bir olgudur, oysa İslam dünyasının birçok ülkesinde şeriat yürürlüktedir, Türkiye gibi yürürlükte olmadığı yerlerde de pek çok insan bunun uygulanmasını istemektedir. Kimi Müslüman ülkelerde şeri ceza hukukunun recm (taşlayarak öldürme) cezası dahi uygulanmaktadır. İslamcı ailelerin, çocuklarını yetiştirirken cehennem azabı korkutmalarıyla onların duygu ve düşünce dünyaları üzerinde kurdukları ağır baskı başlı başına bir insanlık faciasıdır.
Sayfa 297
Reklam
Ukrayna aradalığı
Ukrayna hem Rusya'nın hem de Avrupa'nın izlerini taşıyan, tipik bir arada kalmış ülkedir (tıpkı Latin Amerika ve Kuzey Amerika arasında kalan Meksika veya Asya ile Avrupa arasında kalan Türkiye gibi).
Sayfa 60 - Erdem yayınları
Bahsettikleri yerli'ler Afrika dan gelicek galiba
Tarımda yaşayan gerileme ve ihmal edilen köylü kesim, tefeci- lerin ve spekülatörlerin eline bırakılmış, bazı köylüler de toprağın- dan sürülmüştür. Bir tarafta dini düşünceden gelen gayretsizlik, kolay kazancın doğurduğu teslimiyetçilik alışkanlığı, her geçen gün yüklenen mali yük, bir müddet sonra sanayi üretimini ilkel ve durağan, bir o kadar da amaçsız kılabilir. Şu anda Türkiye'de Avrupa'dan ithal edilen mallara Türk mallarının direnç gösteremediği gerçeği de gizlenmektedir.
Cengiz Han'ın ölümünden sonra küçük oğlu Tuluy yeni kağanın seçimine kadar saltanat naipliği yaptı (1227-1229). 1229 İlkbaharında Kerulen Irmağı kenarında toplanan kurultayda Cengiz Han'ın vasiyeti doğrultusunda üçüncü oğlu Ögedey büyük han seçildi. Ogedey daha sonra merkezini Karakurum'a (günümüzde Harhorin) nakledince
Cepler dolmuş, beyinler yıkanmış, mevziler tutulmuş. Etnik, mezhepsel ve siyasal üçe bölünme, siyasete ve ekonomiye egemen olan, Amerika ve Avrupa, Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu, savaş, terör, kan ve gözyaşı... Türkiye yalnız ve tek başına... Dost! ve müttefikleri Türkiye'yi kıskaca almış. "Dünyada herkes akıllı olamaz ya, gülmeyin dostlar bu hale düşene, kanun namuna öldürüldük diye..."
Sayfa 211
Reklam
159 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Yıllar var ki Agatha Christie okumayalı.Bu kitabı 2005 yılında almış olmamda bir cinayetin zaman aşımına uğramışlığı neredeyse denk gelir nitelikte. Agatha kendine has tarzı ile alışılmış polisenin dışında cinayetin çözüm aşamasında ders verir nitelikte delileri değerlendirmekte ve karmaşanın bile kendine göre bir düzeni olması sebebi ile okunması keyifli bir yazardır benim nazarımda. Kitaba gelecek olursak; Suriye'den kalkıp Türkiye sınırlar içinde geçerek Avrupa'ya gidecek olan tren aşırı kar yüzünden yolda kalırlar.Tren tamamen doludur.Sabaha karşı trende bir panik başlar.Odasında kilitli olan Amerikalı yolcu defalarca aldığı bıçak darbeleri ile hayatına son verilmiştir.Her zaman Sevil Atasoy dan duyduğumuz ama asıl sahibi olan Agatha Christie dediği gibi "kusursuz cinayet yoktur". Dedektif Hercule Poırot delileri toplar, tek tek yolculuklarla görüşür ve kehanet sayılabilircek bir saptamayla cinayeti iki farklı şekilde çözer. Kitabından hemen sonra filmi izlemeye çalıştım pek beğenmedim kitap çok daha başarılı.
Doğu Ekspresinde Cinayet
Doğu Ekspresinde CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201225,8bin okunma
Fikret Başkaya'nın çok haklı olarak işaret ettiği üere; "Yıllardır süregelen Filistin sorununu doğru yorumlayabilmek için, öncelikle Türkiye'deki yaygın bakış açısını gözden geçirmek gerekiyor. Çünkü Türkiye'deki Avrupa merkezli yabancılaşma, bu konuya yaklaşımı da belirliyor. Bu yabancılaşma, bilimsel alandan entelektüel alana, estetik alandan siyaset alanına kadar son derece yaygın bir hal almış durumda. Avrupa merkezli yabancılaşma, bu toplumun insanının kendi realitesine, içinde bulunduğu bölgeye ve daha genel olarak, bir bütün halinde kendi sorunlarına yabancılaşması anlamına geliyor.
Kozan’ın en sevdiği konuydu. Birinci kata varmışlar, bankoların arasından geçiyorlardı. Üç yanı siyah mermerle kaplı asansör kapısını gösterirken Kozan, düşüncesini değil, ama düşünmesi gerekeni söyledi. “Avrupa’ya ilk giden Türklerin çoğu köylüydü ve herhangi bir kenti bile görmemişlerdi. Köyde at arabası kullanırken Avrupa’da Mercedes’e bindiler. Ama Mercedes’i de at arabası gibi kullandılar. Ancak onların çocukları, çevrelerine daha kolay uyum sağlayabildiler. Onların en büyük soruysa evlerinin Türkiye, sokağınsa Avrupa olmasıydı. Her Türk evi, Türk toprağı gibiydi. Çok büyük zorluklar da yaşandı ama şimdi Türkiye, Avrupa’nın bir parçası.”
Türkiye'de yılda akarsularla birlikte alandan taşınan toprak; ABD'nin 7, Avrupa'nın 17 ve Afrika'nın 22 katıdır. Fırat Nehri 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak taşıyor! Her yıl Keban Barajı'nda 32 milyon, Karakaya Barajı'nda 31 milyon ton toprak birikiyor. Erozyonla yılda 90 milyon ton bitki besin mad­desi toprakla yitip gidiyor. İktidarlar seyrediyor... Dillerinden vatan sevgisi düşmüyor...
Reklam
Yakın tarihli genetik ve dilbilimsel araştırmalar, Avrupa’ya tarımı getirenlerin kökleri güneydoğu Türkiye ve Bereketli Hilal’e uzanan insanlar olduğunu ve Avrupa tarımının bağımsız olarak geliştiğine dair bir kanıt bulunmadığını doğrulamıştır.
Emperyalist kapitalist ülkeler neden gerçek dini PROTESTANLIK diye seçtiler?
Katolik dünyasında ilginç bir gelenek vardır, bizim dindar Müslümanlar gibidirler. Katolikler de tüketim konusunda, kültür konusunda, gelenek konusunda Müslümanlara benzerler. Bazı Avrupa ülkelerinde Katolikler davranışları ile sanki isim değiştirmiş Müslümanlar gibi bir yaşam tarzı benimsemişlerdir. İşte bu yaşam tarzı uluslararası kapitalizmin işine gelmez. Onlar için iyi din Protestanlıktır . Yani para kazan ne kadar kazanırsan o kadar iyisin, Hıristiyanlık inancın da bunun bir kenarında dursun. Batı kapitalizmi iyi Hıristiyanlık derken, Protestanlığı anlar, Ortodoksluk ve Katoliklik işine gelmez. Bunu nereden öğreniyoruz, Türkiye'den devşirmek için götürüyorlar öğrencileri, bizden bazı öğrencileri de götürdüler İngiltere'de bir kampa. Güney Amerika'dan, Türkiye'den, Orta Asya'dan...her yerden öğrenciler getiriyorlar. Orada ders anlatan öğretmen şunu söylüyor, Müslümanlık, Katoliklik, Ortodoksluk hepsi aynıdır. Gerçek din İsa'nın dini Protestanlıktır. Onun için Müslümanlık, Katoliklik, Ortodoksluk kötüdür. Protestan olmak lazımdır. O toplantıda bizim Türk çocuklar da vardı.
> Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri uzlaşamadı . Böyle bir durumda Avrupa Birliği'ne doğru hızla giden Türkiye'yi nasıl engelleyecek? M. KAYNAK: Türkiye'de siyasi iktidarı belirlemek, şu anda, Amerika Birleşik Devletleri için kolay hale geldi. Mesela önümüzdeki bir seçimde Genç Parti'nin olmadığını farz edin. Genç Parti olmadığı zaman Türkiye'deki siyasi hayat müthiş bir biçimde değişir. Çünkü hem DYP, hem MHP barajı aşar, Mecliste 4 parti olur. Ve Ak Parti de mutlak çoğunluğu sağlayamaz. Bugünkünden son derece farklı bir siyasi yapı ortaya çıkar. 3 Kasım'dan önceki siyasi yapıyı Genç Parti müdahale ederek bozmuştur. Türkiye'nin siyasetinde, radikal, köklü, inanılmaz değişiklik yaratmıştır. Soru şu; bu Türk halkının tercihi midir, yoksa Genç Parti'yi bu denklemin içine sokanların tercihi midir?
136 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
BOP kitap incelemesi
Prof. Dr. Mahir KAYNAK ve Doç. Dr. Emin GÜRSES'in birbirlerine soru sorarak Büyük Ortadoğu projesinin ; Amerika ayağını , Ortadoğu ülkelerinde ki ayağını , Türkiye ayağını, Avrupa ayağını . Bölgedeki olayların , çatışmaların neden ve niçin kimlerle bağlantılı ne amaçlarla yapıldığını kısa kısa bir şekilde röportaj sohbet tarzında bilgiler aktarılıyor .
Büyük Ortadoğu Projesi
Büyük Ortadoğu ProjesiMahir Kaynak · Timaş Yayınları · 2008281 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.