"Ama ben zaten her şeyimi kaybettim. Şimdi yapabileceğim tek şey kazanmak."
Yazarımız bir değişiklik yapıp bizi olayların başlangıcına götürmeyi tercih etmiş. Sıfırdan Adrian ve Lia ilişkisi nasıl başlamış onu okuduk.
Sanki büyük bir fırtına ortasındaymışım da Adrian Volkov harici tutunacak dal yokmuş gibi hissettim okuma boyunca. Hani ilk kitap bitiminde yaşadığım şaşkınlık vardı ya, hah o hiçbir şey ikincisine bakınca.
Birinci kitapta olmayan, eksik gelen ve kim, kimdir dediğimiz ne varsa bu kitapta açığa çıkıyor. Lia ve Adrian nasıl tanıştı? Kısmından başlıyoruz okumaya, yavaş yavaş çiftimizi tanıyıp geride soru işaretine yer bırakmadan da okuyoruz. Mesela ilk kitapta saçma gelen birçok sahne, olay, eksik gelen duygular... hepsi bir anlam kazanıyor bu kitaptan sonra. Bir ara ilk kitap bu mu olsaydı, diye düşünmedim değil. Hatta seri ile ilk defa tanışsam ben 2-1-3 şeklinde okurdum valla.
Kitabı asla tahmin etmeyeceğim şekilde sevdim. Hatta beklemediğim, beni şaşırtan şeyler de öğrendim ki son kitaba daha bir yükseltti bu beni.