Bugün son sinek de soğuktan öldü
Son gül soldu,son yaprak döküldü
Ay bulutların içine gömüldü
Son ahbap da diyar-ı ahirete göçtü
Bir bu heyhula kaldı buracıkta
O da ölümünü bekliyor küçük bir odacıkta
Bir damla su misali küçük bir kovacıkta
Bir mezardır istediği düz bir ovacıkta
Halini soran yok mu bu kimsesize
Sorarlar bir gün bunun hesabını size
Muhtaç bu garip bir çift söze
Basar bağrını küçük bir köze
Bir fransız muharriri “Türkler şapkayı ruhlarına değil kafalarına geçirdiler!” diye yazmıştı. Ne doğru! Bu muydu Fransa’ya giderken denize attığı fesin karşılığı..?
Gerçekten 19. ve 20. yy’daki siyasi dengeleri ve Cennetmekan Abdülhamid Han’ın izlediği kusursuz politikayı hikayeleştirerek ve bol bol betimlemelere yer vererek dikkatimizi diri tutarak yazılan bir eser… En büyük hatamızın onu anlayamamak olduğunu bir kez daha anlıyor insan. Herkesin okumasını tavsiye ettiğim bir roman…
Zaman, bu kargaşa ve kavgayı kısa keser,
ölüm kurdu, bu sürüyü dağıtır gider,
Herkesin gönlünde bir aslan yatar ama,
ecelin sillesi hepsini tepeler gider.
Tevhidin önü-arkası, başı-sonu vardır sanma.
Tevhidi, kendinden ayrı gayrı sanma.
Sen şaşı olduğun için Hak’tan gayrı neye nazar etsen
Hepsi hiçtir, yanıp sönen ateşten başka şey sanma.