İbadetler yük değil,ikram
Mahlukat ne ibadetiyle O'nu yüceltebilir ne de isyanıyla O'na zarar verebilir. Buna iman ediyoruz, hamdolsun. Bu iki hakikatın bizi vardırdığı yer ise bir müjde ve teselli kapısıdır, büyük bir onurdur bizler için. O da şudur: Ubudiyet, yani kulluk;insanın fıtratına, özüne, hakikatine dönebilmesi için Allah'ın insana sunduğu bir
İmandan "ahlâk" doğar. Müslüman olmak İslam ahlakına sahip olmak demektir. Hakk'a kul olmaya gelince, bu hususu Abdülaziz Bekkine'nin veciz ifadeleri ile dile getirelim: "Her şeyde olduğu gibi Hakk'a kulluğun da bir şekli ve sureti, bir de ruhu ve mânası vardır. Hakk'a kulluğun ruhu ve mânası, kendisine layık olan mevkiini teslim ettirebilecek derecede Hakk'ı tanımaktır ki buna iman deriz. Şekil ve suretine gelince o da Hakk'ın emrine uyarak kendisi de dahil olmak üzere bütün halkına hizmet etmekten ibarettir ki, buna da ubudiyet veya ibadet deriz. (Bu iki kavram için ileride izahat verilecek). Hülasa Hakk'a kulluk için halka hizmet yol olduğu gibi, Hakk'ı bilen için de halka hizmet borç olmuştur (Nurettin Topçu, İslâm ve Insan, Hareket Yay., 1969).
Sayfa 53 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bil ki taşlar tahkik ehli kullardır, yaratılışlarındaki asıllarından hiç çıkmazlar. Taş, rubübiyet ile yücelik konusunda aynı mekânda olmaktan kaçınır ve Allah korkusundan yuvarlanıp aşağı düşer. Allah korkusuna (haşyete) sahip olan kimse, kendisinden haşyet duyduğu zâtı bilmiş demektir. Sonra Hak Teâlâ bu taşları, tabiat âlemindeki bütün canlıların hayatlarının aslı olan suyun çıktığı mahal kılmıştır. Bu taşlar hayat madenleridir. Cehalet ölümü ile ölmuş olan insanda, ilim ile hayat bulur. Taşlar Allah korkusu ve ırmakları fışkırtmakla ilım ve hayatı kendilerinden toplarlar. Hak Teâlâ (Zira taşlar içerisınde öyleleri vardır ki, kendilerinden ırmaklar fışkırır.) buyurmuştur. Oysa taşlar katı olmalarına rağmen bunu yaparlar. Çünkü ubüdıyet (kulluk) makamında çok kuvvetlidirler, zâtlarından hiç sarsılmazlar. Zira bulundukları yerden dolayı kendilerinde, niteliklerin en şereflileri olan ilim ve hayat nıtelikleri bulunduğu için yerlerinden ayrılmayı sevmezler. Hak Teâlâ'nın İsrarloğullarının kâfırlerının kalplerini (taşlardan daha katı) olarak nitelemesıne gelince taş, senin kendisine tesir etmene mânı olma kudretine sahıp değil dir.Kap se senin kendisine tesir etmene mânı olma kudretine hiç kuşkusuz sahiptır. Zıra senin (bir başkasının) kalb uzerinde hiçbir otoriten olamaz. İşte bu nedenle kalp, daha kasvetli, yani savunması daha güçlü ve kuvvetlidir.
Sayfa 150Kitabı okudu
Ubudiyet: Kulluk demektir. İbadet: Emirleri yerine getirmek demektir. Takva: Yasaklardan kaçmak demektir.
Ubudiyet ibadetin davranışa dönüşmesi demektir. Esasen Hz Peygamber bu bilincin insanın bütün hayatına egemen olması gerektiğini Hz Cebrail'in "ihsan nedir?" Sorusuna verdiği; "Allahı görüyormuşçasına O'na kulluk yapmandır. Sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor." cevabında görmek mümkündür.
Yardım edenin gerçekte sadece Allah olduğunu bilenler, sadece Allah’tan yardım isterler. Duanın kıblesini Allah’tan başkasına çevirmek, ona kulluk etmek demektir. İbadet Allah’ın razı olduğunu yapmak, Ubudiyet ise Allah’ın yaptığından razı olmaktır.
Sayfa 3 - Fatiha Suresi Dipnot:7Kitabı okuyor
Reklam
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.