Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mert Ulaşan

Mert Ulaşan
@ulasanmert
“Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal! .. Mustafa Kemal ayağa kalkınca yeryüzüne vuran gölgesine bütün bir memleket sığıyordu. Mustafa Kemal ayaga kalktı demek on beş milyon muztaribin altında duracağı bir bayrak vardır demektir.”
Reklam
“Fakat sizin bir çocuk kadar, bir köylü kadar güzel yüzünüz vardı; sizin tertemiz bir alnınız vardı, onlar ne oldu? İzin verirseniz Adnan Bey, size bir şeyler daha soracağım: 1- Türk çocuklarının memleket için hudutlarda elele öldüklerinden haberiniz var mı? İnsanların memleketleri için öleceğini kabul ediyor musunuz? 2- İktidar mevkiinden çekildikten sonra da vatanperver misiniz? Fırkanız düştükten sonra da memleketi sevecek misiniz? 3- 24 saatin kaç dakikasında memleketi düşündüğünüzü sorarlarsa söyleyecek vaktiniz var mı?”
“Yalnız kalınca toprak sedirin üzerine uzanırsınız. Sırtınızda bir mezar serinliğinin ürpertileri dolaşır. Yaşarken gömüldüğünüz bu mezar içinde bir şey düşünmeye çalışırsınız: —    Peki ama, dersiniz; biz bin yıl önce girdiğimiz şu Anadolu topraklarına ne verdik”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Aquinas'ın şu meşhur "Tek kitaplı adamdan korkarım," lafını (Lat. Hominem unius libri timeo) hiç akıldan çıkarmamak lazım.”
“Mesafeleri, topoğrafyayı, ortalama ve maksimum hızları, paranın alım gücünü, nüfusu, üretimden kalan artı değeri anlamadan; tarihi toplumların kısıtlı teknoloji, iş gücü ve parayla, mekâna, salgın hastalıklara, açlığa ve kuraklığa karşı nasıl savaştıklarını göz önünde bulundurmadan yapılan siyasi değerlendirmeler, Osmanlı vakanüvislerini andıran edebi güzellemeler olmaktan ileri gidemeyeceklerdir. Modern ilmin bizlerden Selaniki ya da Naima'dan daha fazlasını talep ettiğini anlamamız daha ne kadar sürecektir?”
Reklam
Aslında zeka, akademik beceriler, kendilik hissi, bilinç ve ahlakın ortak kökeni en baş­ taki ve süregiden duygusal deneyimlerimizde yatar.
“Kötülüğün öldürmekle ilgili olduğunu söylerken, sadece adi cinayetten bahsetmiyorum. Ruhu öldürmek de cinayettir. İnsan yaşamının sezgiler, değişkenlik, bilinç, büyüme, özgürlük ve irade gibi pek çok niteliği vardır. Bedene zarar vermeden bu nitelikleri öldürmek veya öldürmeye kalkışmak mümkündür.”
“Evrenin güzelliğinin, yalnızca çeşitliliğin birliğinden değil, birliğin çeşitliliğinden de kaynaklandığı yanıtını verdi. Bu bana kaba deneyselliğin buyurduğu bir yanıt gibi göründü; onun ülkesinin insanlarının, nesneleri çoğu kez, usun aydınlatıcı gücünün görünürde çok az işlevi olduğu biçimlerde tanımladıklarını sonra öğrendim.” (Gündelik yaşamda çoğunlukla çeşitliliğe o kadar odaklanıyoruz ki birliğin çeşitliliğini gözden kaçırıyoruz ya da emek verip birin içindeki çeşitliliği aramayı güzelliği keşfetmeyi kaçırıyoruz. Tıpkı o birdeki insan gibi)
“Çünkü bilim, yalnızca insanın yapması gerekeni ya da yapabileceğini bilmesinden ibaret değildir; yapabileceğini, ama belki de yapmaması gerekenin bilinmesini de içerir”
“XIX. yüzyılın ortalarında, bu 25 yıl içinde, Sarayevo’da iki sefer veba, bir sefer de kolera salgını oldu. Bu gibi hallerde kasabalılar; Hazreti Muhammed’in müminlerine böyle zamanlarda yapmalarını öğütlediği şeyleri yaparlardı. “Bir yerde hastalık görülünce gitmeyin, çünkü hastalığı alabilirsiniz! Ama, hastalığın olduğu yerde bulunuyorsanız oradan da çıkmayın, çünkü hastalığı başkalarına bulaştırabilirsiniz.” Halk, zorlanmadıkça, Peygamber bile söylese, sağlık kurallarına boyun eğmediğinden, hükümet işe karışıyor, her salgında postanın, yolcuların gelip gitmesine engel oluyordu. O zaman Kapiya’nın yaşamı da değişiyordu. Düşünmek, ya da şarkı söylemek için oraya toplananlar, işsizler, güçsüzler, ortadan kayboluyordu.” Bu pandemi günlerinde okuduğum bu cümleler bende garip bi gülümsemeye neden oldu. Bunca yıllık kültürel birikim , teknolojik ilerleme insanların düşünce yapısında bi değişme olmadığı fikrini acı da olsa bana tekrar anımsattı.