Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tutunamayanlar'ı öbür Türk romanlarından ayıran (ama James Joyce'un Ulysses'iyle birleştiren) bir özelliği de çeşitli üsluplara (Osmanlıca, Türkçe, Öztürkçe) ve biyografi, ansiklopedi, günlük, şiir, tiyatro, mektup gibi çeşitli söylemlere yer vermesidir. Romana zenginlik ve ansiklopedik bir genişlik sağlayan bu çeşitlilik Atay'ın ironisine de hizmet eder.
Sayfa 270 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Fakirden gaspeden Tanrı'ya ödünç verir. Böyle demiştir Zerdüşt.
Reklam
Stephen aşağısayıcı bir sessizlikle dinlemekteydi. Ak saçlı başını ona tepeden bakan herkesin- çıkıkçısının, otacısının önünde eğiverir. Beniyse önemsemez. Tanrı'nın suretinde değil de insan teninden halkedildiği, şeytanın kurbanı olduğu için kadınlığının günahkar karnı dışında, tüm bedenini yıkayıp günahlarını çıkararak onu mezara hazırlayacak olan kimsenin önünde de. Şu anda, gözlerinde kararsız bir şaşkınlık, onu suskuya davet eden yüksek sesin önünde de.
"Kaçtığını düşünürken kendinle karşılaştın. Eve giden en kısa yol, en uzun olandır."
Aslında “Yol Hikayesi” çok eski bir numaraydı
“Yürümek, aynı zamanda esaslı bir hikâye örneği hatırlamanıza da yardımcı olur. Homeros’un yazdığı Odyssey’i düşünün. Ya da James Joyce’nin Ulysses eserini. Ya da kendi eserim Mrs. Dalloway’i… Bunlar kısa gezintilerin ya da uzun süren yürüyüşlerin ortaya çıkardığı başlıca hikâyelerdir.”
Reklam
Biri Ulysses gibi, tilki kadar kurnazdır. Diğeri Aşil gibi güçlü ve cesurdur. Üçüncüsü Cato gibi kararlı ve sağduyuludur. Dördüncüsü genç Napolyon gibi cesur ve saldırgandır. Beşincisi, altıncısı, say say bitmez. Her biri benzersiz, her biri diğerlerinden farklıdır. Yine de hepsi aynı rüzgarla sürüklenir. Hayata sıkışıp kalmışlardır. Ama her birinin yüreğinde kıvılcımlar saçan gizli bir hayat, gizli bir dilek, onların da zamanının geleceğine dair sessiz bir umut vardır. Bir gün onlar da ayağa kalkacaklarına, dışarı çıkacaklarına ve savaşarak henüz var olmayan yeni bir şeyi inşa edeceklerine inanırlar. Pes ettiklerini sanma. Hepsi hala umut ediyor. Yaşlılığın en güzel günlerini yaşadıkları halde gizlice uzak diyarlara dâir kitapları, seyahatnameleri ve dünyayı fetheden güçlü adamların maceralarını okuyan adamlar var. Hepsi, her an çalabilecek savaş borazanını bekliyor.
Batı felsefesi, Başka'yı açığa çıkarma ile birdir. Bu açığa çıkarmada Başka, varlık olarak tezahür etmekle başkalığını yitirir. Felsefe, çocukluğundan beri, Başka olarak kalan Başka'ya karşı duyduğu dehşetle, önüne geçilemez bir alerjiyle maluldür. Bu yüzdendir ki her şeyden önce bir varlık felsefesi olagelmiş, varlığı anlama onun son sözü ve insanın temel yapısı olmuştur. Yine bu yüzdendir ki bir içkinlik ve özerklik felsefesi, bir tanrıtanımazlık olarak gelişmiştir. Aristoteles'ten Leibniz'e, filozofların Tanrısı -ki buna skolastiklerin Tanrısı da dahil- akla uygun bir tanrıdır. Tüm yolculuğu boyunca doğduğu adaya doğru yol alan ve sonunda kendi evine dönen Ulysses gibi başına ne gelirse gelsin kendini hep kendi olarak yeniden bulan bilincin özerkliğine zarar vermeyen, anlaşılmış bir tanrıdır.
Sayfa 131Kitabı okudu
“Ve Ulysses kulaklarını sirenin şarkısına tıkadı,” dedi, “çünkü işiteceği tek ses ölümün şarkısı olacaktı.”
Gülümseseydi neden gülümserdi? Giren herkesin kendisinin ilk giren olduğunu sandığı halde, belki hepsi kendilerini izleyecek bir serinin ilk terimi olsalar da, aslında her zaman kendilerini öncelemiş olan bir serinin son terimi olmaları, ama yine de hepsinin kendilerini ilk, son, tek ve biricik sanmalarına, oysa onlar sonsuzdan başlayan ve sonsuza dek kendini yineleyen bu seride ne ilktiler, ne son, ne tek, ne de biricik.
Sayfa 701Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.