"Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!
Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır.
Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum.
Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun!
Benim evim dağlarda, ormanlarda,
Nasıl bu göründüğün gibi oldun? diye sorar ressam. Ben olduğum gibiyim. Bekliyorum, diye cevap verir dağ, çocuk ya da fare.
Neyi?
Seni, başka her şeyi terk edersen eğer.
Ne süreyle?
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir.
_Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler.
_Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
"Gelecek, Tanrı'ya aittir ve yalnızca o açınlar geleceği ve yalnızca olağanüstü durumlarda.Geleceği nasıl seziyorum?Şimdinin işaretleri sayesinde.Gizin kökü şimdidedir; şimdiye dikkat edecek olursan, onu iyileştirebilirsin.Ve şimdiyi iyileştirebilirsen, daha sonra gelecek olan da iyi olacaktır.Geleceği unut ve hayatının her gününü şeriatın kurallarına uygun olarak ve Tanrı'nın evlatlarına bahşettiği inayete güvenerek yaşa.Her gün kendisiyle birlikte ebediyeti getirir."
Geleceği unut ve hayatının her gününü şeriatın kurallarına uygun olarak ve Tanrı’nın evlatlarına bahşettiği inayete güvenerek yaşa. Her gün kendisiyle birlikte ebediyeti getirir.
öldü
parmaklarımın arasına bıraktığı boşluk
saatlerdir delirmek için susuyor
onun için dua etmiyorum
yas tutmuyorum
o mevsimsiz çiçeklerden de
gönderecek değilim
Kaldığın her anı yaşa,zamanı geleni tutma..
Her insanın gitme vakti vardır.Bunu bilemezsin belki bir tahmin..beklenmedik bir anda beklenmedik biri..hayatından çıkıp gider.Hazırlığını usulca yapmıştır da,anlayamazsın.Ne zaman nasıl gitti.Yaşamın gidişatı belirliyor kalacakları gidecekleri.Biz içine hapsolmuş gördüğümüz gökyüzünü uçsuz bucaksız
Bugün e düşen kitap:
EFELYA
// Mehmet Binboğa
Mühür Yayınları, İstanbul, Eylül 2020
**
" bir ilkokul bahçesidir gözlerin
çocuklar teneffüste..."
Şiirleri ve mizahi öyküleriyle tanıdığımız Mehmet Binboğa' nın ilk romanı Efelya, adından da anlaşılacağı üzere, modern zamanların gizemli ve düşsel bir aşk öyküsünü konu alıyor. Bir nevi çağdaş Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı' sını buluyorsunuz satırlar arasında.
Gittikçe yalnızlaşan günümüz insanının, imkansız bir aşka sığınmasını destansı bir dille anlatmış Mehmet Binboğa. Yalın ve şiirsel dili, okuru sıkmayacak kadar uzun cümleler ve zaman zaman şiirlerle, zaman zaman ince bir mizahla bezediği sayfaları romanı daha da okunası kılıyor.
Eskişehir ve İtalya betimlemeleriyle bir şehri ve bir ülkeyi okuruna ilk kez ya da yeniden gezdirerek, hem zamana hem de mekana rehberlik ediyor Mehmet Binboğa. Belli ki yayımlanmak üzere olan bu dizinin ikinci kitabı; "Şiirkentin Nar Çiçeği" ni de aynı ilgi ve heyecanla okuyacağım.
Kitaptan notlar:
"... Bana bak Ferhat, kafamı kızdırma; kalkar giderim! Yahu ben o kahvaltıları on yıldır hazırlamaktan bıktığım için sana aşık oldum; belki bu hayatta başka bir yaşam, başka bir ruh var sandım. Ne bileyim başka bir iklim mümkündür diye şiirlerinin peşinden sana kadar geldim. Bizim geleceğimiz yok anla artık ve "an" ı yaşa! Yok öyle kahvaltı sofraları, eşli dostlu misafirler, sanat edebiyat sohbetleri.. Unut sen bunları, öyle hayaller de kurma lütfen.. "
gelecek, Tanrı'ya aittir ve
yalnızca o açınlar geleceği ve yalnızca
olağanüstü durumlarda. Geleceği nasıl
seziyorum? Şimdinin işaretleri sayesinde. Gizin
kökü şimdidedir; şimdiye dikkat edecek olursan,
onu iyileştirebilirsin. Ve şimdiyi
iyileştirebilirsen, daha sonra gelecek olan da iyi
olacaktır. Geleceği unut ve hayatının her gününü
Şeriat'ın kurallarına uygun olarak ve Tanrı'nın
evlatlarına bahşettiği inayete güvenerek yaşa.
Her gün kendisiyle birlikte ebediyeti getirir."
hayatın en karmaşık ve zor durumlar karşısında verdiği bilinen cevabının dışında başka bir cevabı yoktu bu sorunun.
cevap da yaşamın gerektirdiği gibi yaşa yani “Unut Gitsin” di.