Bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz
Biz neşatın da gamın da rüzgârın görmüşüz.
Biz bu dünya bahçesinin hem sonbaharını hem de ilkbaharını görmüşüz. Sevincin de üzüntünün de yaşandığı zamanları görmüşüz
URFALİ ŞAİR NABİ
Çok da mağrûr olma kim meyhane-i ikbâlde
Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz
(Mevki sahibi olunca zafer sarhoşu oluverme. Zîrâ böylesine (sarhoş) olup abah olunca da baş ağrısı çeken binlercesini görmüşlüğümüz var.)
Bağ-ı dehrin hem hazânın hem baharın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmüşüz
Çeviri:
Biz, bu dünya bahçesinin hem baharını, hem de sonbaharını görmüşüz. Biz, Sevincin de kederin de yaşandığı günleri görmüşüz.
Urfalı Şair Nabi.
URFALI ŞÂİR YÛSÜF NÂBÎ
Urfalı büyük şâir Yûsüf Nâbî (vefat 1712), çağdaşı olan Çorlulu Ali Paşa’nın kararıyla evi yıkılıp perîşân olunca aşağıdaki gazeli yazmış. Derler ki; “keşke yüz evi olup yüzü de yıkılsaydı da Nâbî’den, böyle yüz eser kalsaydı.”
Bu şiire çok sonraları yapılan nazire ve tahmisler cidden kayda değer evsaftadır.
Bâğ-ı dehrin
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz
Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde
Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz
Top-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine
Kişver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz
Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest
Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın
“Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz.
Biz neşâtın da ğamın da rûzgârın görmüşüz.”
(Zaman bağının baharını da gördük, güzünü de; üzerimizden neş’e rüzgârları da geçmiştir gam fırtınaları da.)