At vuruldu; içim paramparça Rüveyda
Gölgelerin ardına sakladım kusurumu
Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin
Ben burda damla damla eriyip akıyorum
Yine de, bırakamam yerlere gururumu
İstenmediğim yeri usulca terk ederim
Hâtıra kalsın diye bırakır da ruhumu
Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim.
Fısılda kulağıma!
Tüm çirkin sözler avaz avaz.
Sen tüm insani kelimeleri,
Fısılda kulağıma !
Gülsün yüzüm,
Hayret etsin ellerim.
Baş kaldırsın dudağımdan çıkan kelimeler,
Sen usulca fısılda kulağıma !
İyiyi, kötüyü anlat bana.
Benim çömezlikten görmüyor gözüm.
Sen yılları da omuzlanarak,
Kocaman harflerle,
Fısılda kulağıma !
Unut de.
Boş ver de.
Aman de.
Geçer de.
Bekleme de.
Ama
Gelemeyecek,
Olmayacak deme !
Usul , usul
Sevdayı fısılda kulağıma !
- Sen çay seversin, diyorum. İki şeker, değil mi?
- Nasıl hatırlıyorsun? diye şaşırıyor. Pes doğrusu!
Hatırlamak değil, diyorum, başka bir şey. Unutmamak belki, diye ekliyorum usulca.
Onu düşündükçe usulca döküldü ağzından cümleler ve söyledi:
- Haklıydın !!! ve hâlâ haklısın!!!
- Görmek istemeyene görünme,
- Duymak istemeyene konuşma,
- Sevmiyorsa zorla kendini sevdirmeye çalışma
- Yok sayıyorsa var olma.
- Sana zulmediyorsa boğun eğme
- Seni düşünmüyorsa sakın ağlama ....
- Sana değer vermiyorsa değerli olduğunu hissettirme
- Seni önemsemiyorsa varlığın ile yüceltme.
- Seni aşağı çekiyorsa ipi ile o kuyuya inme ...
Uyku ki, bölünür bir gece vakti
Yokluğun, usulca sızar zamana
Suskunluk, buğulu bir düş misali
Pencere camından yansır odama
Bir telaş içimde, koşturur durur
Asırlık teselli, hercai sürur
Kalır elde, renk renk buruşur kurur Sonsuzluk içinde, beşere özgün
Kalmak, hece hece dünün içinde
Yol almak, rüyanın düşün peşinde
Ne kaldı desene, ne var elinde
Korkular, tutkular, emekler, küller!..
Yürürüm, sensizlik içimde hüzün
Kalır gecelerim, karanlık, üzgün
Sırra ermek için Yunus visali
Taptuk’un kapısı, yokluğa sürgün
02.04.2019