İlk taarruz kuvvetleri kumandanı olarak oraya gönderilen Halil Bey, Kafkasya’dan Diyarbakır’a geldiğini bildirmişti. Bunlardan başka neler yapılmıştı: Bir kayak birliği kurmak için müttefiklerle görüşülmüş, İstanbul’daki Avusturya- Macaristan askerî yetkilileri aracılığı ile Pomiankovvski, Enver Paşa’nın talebi üzerine, Doğu Anadolu’daki Türk
"...Genellikle uyuşmamaktan çok uyuşmaya vakit ayırırız. Evliliklerin, uzun süreli arkadaşlıkların, olumlu iş atmosferlerinin, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkilerin kalıcı olabilmesi ancak uyuşmayla mümkündür. Bir şey ters gittiğinde danışmanın, öğretmenin, endüstri psikologunun, halkla ilişkiler uzmanının görevi, taraflar arasında yeniden uyuşma sağlamaktır. Köklü değişikliklerden genellikle pek hoşlanmayız. Yeryüzündeki bütün sefalete, adaletsizliğe ve mutsuzluğa rağmen, kendi kendimizi ve öteki türleri yok ettiğimiz bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, kurulu düzenle, kitaplarla ve birbirimizle uyuşmayı sürdürürüz. Hep birlikte uyum içinde yaşamaya devam ederiz. Oysa anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duygusu, bizi felakete götüren rayları sağlamlaştırır. Yine de, anlaşmazlık çıkartarak sevimsiz olmak istemeyiz. Birbirimizle ve yetkililerle uyuşma çabasını sürdürürüz, ta ki, sonunda herkes birbirini boğazlama noktasına gelene dek. Uyuşma, uyuşmazlıkla değil, tam bir kargaşayla sonuçlanır. Ama o ana dek, olumsuz beyanlarda bulunmaya cesaret edemeyiz. Kendi kurduğumuz hapishanelerde kendi kendimizin sansürcüsü oluruz. "
Reklam
Bunun yanı sıra Herakleitos'un karşıtlıklarla ilgili görüşleri de önceki düşünürlerden, özellikle Anaksimandros'un karşıtlıklarla ilgili görüşlerinden farklı bir içeriktedir. Çünkü Anaksimandros için karşıtlıklar kötülük (uyumsuzluk) olduğundan, ancak bire ya da birliğe ('apeiron') döndüklerinde bu kötülüklerinden (uyumsuzluklarından) sonsuz
Sayfa 100 - II. Bölüm, Sokrates - Öncesi Felsefe, 4. Herakleitos
Yaşasın Anlaşmazlık
Hep birlikte uyum içinde yaşamaya devam ederiz. Oysa anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duygusu, bizi felakete götüren rayları sağlamlaştırır. Yine de, anlaşmazlık çıkartarak sevimsiz olmak istemeyiz. Birbirimizle ve yetkililerle uyuşma çabasını sürdürürüz, ta ki, sonunda herkes birbirini boğazlama noktasına gelene dek. Uyuşma, uyuşmazlıkla değil, tam bir kargaşayla sonuçlanır.
Sayfa 177 - iletişim yayınlarıKitabı okudu
...Genellikle uyuşmamaktan çok uyuşmaya vakit ayırırız. Evliliklerin, uzun süreli arkadaşlıkların, olumlu iş atmosferlerinin, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkilerin kalıcı olabilmesi ancak uyuşmayla mümkündür. Bir şey ters gittiğinde danışmanın, öğretmenin, endüstri psikologunun, halkla ilişkiler uzmanının görevi, taraflar arasında yeniden uyuşma sağlamaktır. Köklü değişikliklerden genellikle pek hoşlanmayız. Yeryüzündeki bütün sefalete, adaletsizliğe ve mutsuzluğa rağmen, kendi kendimizi ve öteki türleri yok ettiğimiz bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, kurulu düzenle, kitaplarla ve birbirimizle uyuşmayı sürdürürüz. Hep birlikte uyum içinde yaşamaya devam ederiz. Oysa anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duygusu, bizi felakete götüren rayları sağlamlaştırır. Yine de, anlaşmazlık çıkartarak sevimsiz olmak istemeyiz...
İktidar ve güç peşinde koşmayanlar, birbirleriyle mücadele içinde olmayanlar, nadiren uyuşma ihtiyacı duyarlar. Onlar daha ziyade, tek bir ağaçtan düşen yapraklar gibi, uyum halinde oracıkta kendiliğinden geliştirilmiş ilişkiler içinde bir arada savrulurlar.
Sayfa 179 - İletişim Yayınları, 31. BaskıKitabı okudu
88 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.