Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgi, temelde aynı esas üzere yaratılmışken,mahlukat âleminde taksim edilmiş olan nefislerin parçaları arasındaki birleşme (ittisal)dir. Yaratılmışlar arasındaki uyuşma ve uyuşamama (temâzüç ve tebâyün)nın sırrı ve neticesi birleşme ya da ayrılmadan ibarettir. Gerçekten, benzer benzerini çağırıp buluyor; eş eşi ile süküna eriyor. Cinsler arasındaki benzerlik, duyularla hissedilen bir amel ve gözle görülen bir etkilenmedir. Zıtlarda birbirine karşı nefret duyma, eşlerde ise uyum vardır. Allah "O sizi bir tek nefisten yarattı, gönlü ısınsın diye ondan eşini var etti"(Araf 189)buyurarak, eşin insanın kendisinden olmasını, sükünun sebebi kılmıştır. Şayet sevginin illeti, vücut şeklinin güzelligi olsaydı, şekil bakımından kusurlu olanların güzel görülmemesi gerekirdi. Biz ise, başkasının daha üstün olduğunu bildiği halde, kalbinde o üstün olana meyil duymayarak aşağı seviyede (ve kusurlu) olanları tercih eden pekçok kimse buluyoruz. Şayet sevginin sebebi, yaratılış ve huylardaki karşılıklı uyum olmasaydı, insan şeklen kendisine uygun düşmeyen ve muvâfık olmayan kimseyi asla sevmezdi. Anlıyoruz ki sevgi, gönül işidir. Bazı kere sevgi bir sebebe de dayanabilir ve bu sebebin ortadan kalkmasıyla sevgi de ortadan kalkar.(İbn Hazm)
" Yeryüzündeki tüm sefalete, adaletsizliğe ve mutsuzluğa rağmen, kendi kendimizi ve öteki türleri yok ettiğimiz bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, kurulu düzenle, kitaplarla ve birbirimizle uyuşmayı sürdürürüz. Hep birlikte uyum içinde yaşamaya devam ederiz. Oysa anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duygusu, bizi felakete götüren rayları sağlamlaştırır. Yine de anlaşmazlık çıkartarak sevimsiz olmak istemeyiz. Birbirimizle ve yetkililerle uyuşma çabasını sürdürürüz, ta ki, sonunda herkes birbirini boğazlama noktasına gelene dek. Uyuşma, uyuşmazlıkla değil, tam bir kargaşayla sonuçlanır. Ama o ana dek, olumsuz beyanlarda bulunmaya cesaret edemeyiz. Kendi kurduğumuz hapishanelerde kendi kendimizin sansürcüsü oluruz. "
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
İktidar ve güç peşinde koşmayanlar, birbirleriyle mücadele içinde olmayanlar, nadiren uyuşma ihtiyacı duyarlar. Onlar daha ziyade, tek bir ağaçtan düşen yapraklar gibi, uyum halinde oracıkta kendiliğinden geliştirilmiş ilişkiler içinde bir arada savrulurlar.
GİZEMLİ SANATLARIN ALTI SINIFI
Birincisi astrolojidir. Han Tarihi'ndeki bu bölüm "Astroloji"nin usu­lüne uygun olarak yirmi sekiz burcu düzenleme, beş gezegenin ve gü­neşin, ayın ilerleyişlerine, onlarla şans ve şanssızlığın tezahürlerini kay­detmek için işaret etme hizmeti gördüğünü, söyler. İkincisi takvimlerle ilgilenir. Aynı araştırma, "Takvimler" in,
imtizaç * Karışabilme. * Birbirini tutma, uyum sağlama, uygunluk. * İyi geçinme, uyuşma. * Kaynaşma.
mutabakat * Uyuşma, anlaşma, itilâf. * Uygunluk. * Uyum.
Reklam
Genellikle uyuşmamaktan çok uyuşmaya vakit ayırırız. Evliliklerin, uzun süreli arkadaşlıkların, olumlu iş atmosferlerinin, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkilerin kalıcı olabilmesi ancak uyuşmayla mümkündür. Bir şey ters gittiğinde danışmanın, öğretmenin, endüstri psikologunun, halkla ilişkiler uzmanının görevi, taraflar arasında yeniden uyuşma sağlamaktır. Köklü değişikliklerden genellikle pek hoşlanmayız. Yeryüzündeki bütün sefalete, adaletsizliğe ve mutsuzluğa rağmen, kendi kendimizi ve öteki türleri yok ettiğimiz bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, kurulu düzenle, kitaplarla ve birbirimizle uyuşmayı sürdürürüz. Hep birlikte uyum içinde yaşamaya devam ederiz. Oysa anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duygusu, bizi felakete götüren rayları sağlamlaştırır. Yine de, anlaşmazlık çıkartarak sevimsiz olmak istemeyiz. Birbirimizle ve yetkililerle uyuşma çabasını sürdürürüz, ta ki, sonunda herkes birbirini boğazlama noktasına gelene dek. Uyuşma, uyuşmazlıkla değil, tam bir kargaşayla sonuçlanır. Ama o ana dek, olumsuz beyanlarda bulunmaya cesaret edemeyiz. Kendi kurduğumuz hapishanelerde kendi kendimizin sansürcüsü oluruz.
Bugünkü Anlamda Sanatçının Doğuşu
Resim ve heykelde, üslup alışkanlıkları daha az etkili olduğu için, gelenekten kopuşun bu sanatları daha az etkilediği düşünülebilir. Oysa böyle olmadı. Sanatçıların yaşamı hiçbir zaman engellerden ve endişelerden yoksun geçmemişti belki, ama en azından "eski güzel günlerde" hiçbir sanatçı niçin dünyaya geldiğini kendine sorma
Sayfa 501 - Remzi KitabeviKitabı okudu
"Kendi kendinin Sansürcüsü..."
- "... Yeryüzündeki bütün sefalete, adaletsizliğe ve mutsuzluğa rağmen, kendi kendimizi ve öteki türleri yok ettiğimiz bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, kurulu düzenle, kitaplarla ve birbirimizle uyuşmayı sürdürürüz. Hep birlikte uyum içinde yaşamaya devam ederiz. Anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duygusu statükoyu, felakete götüren rayları sağlamlaştırır. Yine de, anlaşmazlık çıkartarak sevimsiz olmak istemeyiz. Birbirimizle ve yetkililerle uyuşma halinde olma eğilimini sürdürürüz, ta ki, sonunda herkes birbirini boğazlama noktasına gelene dek. Uyuşma, uyuşmazlıkla değil, tam bir kargaşa ile sonuçlanır. Ama o ana dek, olumsuz beyanlarda bulunmaya cesaret edemeyiz. Kendi kurduğumuz hapishanelerde kendi kendimizin sansürcüsü oluruz..."
"Anlaşma İhtiyacı..."
- "... Savaşan ülkeler, işverenlerle işçi sendikaları, ev sahipleriyle kiracılar arasındaki bütün görüşmeler, anlaşmayla sonuçlanır. Böyle durumlarda anlaşma, çoğunlukla güçlülerin görüş ve şartlarını zayıfların kabul etmesi anlamına gelir aslında. İktidar ve güç peşinde koşmayanlar, birbirleriyle mücadele içinde olmayanlar, nadiren uyuşma ihtiyacı duyarlar. Onlar daha ziyade, tek bir ağaçtan düşen yapraklar gibi, uyum halinde oracıkta kendiliğinden geliştirilmiş ilişkiler içinde bir arada süzülüp dururlar..."
96 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.