yaşadığımız hayattan alacağı varsa yaşanmayanın
ne anlamı kalır yalnızca yaşadığımızı hatırlamanın
kimse taşınacak kadar uzak değilse birbirine
dur, yine senden yakınını bulamazsın kendine
Kâle erâġibun ente ‘an âlihetî yâ ibrâhîm(u)(s) le-in lem tentehi leercumennek(e)(s) vehcurnî meliyyâ(n). Kâle selâmun ‘aleyk(e)(s) seestaġfiru leke rabbî(s) innehu kâne bî hafiyyâ(n). Vea’tezilukum vemâ ted’ûne min dûni(A)llâhi veed’û rabbî ‘asâ ellâ ekûne bidu’â-i rabbî şekiyyâ(n)
Babası şöyle karşılık verdi: “Ey İbrâhim! Ne o, yoksa sen benim putlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer bundan vazgeçmezsen yemin ederim ki seni taşa tutup öldürürüm. Şöyle uzun bir müddet benden uzak dur. Gözüm görmesin seni!”. İbrâhim dedi ki: “Sana selâm olsun! Rabbimden seni bağışlamasını dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı çok lutufkârdır.”. “İşte ben sizden de, Allah’ı bırakıp taptığınız putlardan da uzaklaşıyor, yalnızca Rabbime el açıp yalvarıyorum. Umuyorum ki, Rabbime dua etmekle ümitlerim boşa çıkmayacak, mahrum ve perişan olmayacağım.”
Dangun Wanggeom, bugünkü Liaoning, Mançurya (Çin bölgeleri) ve Kore Yarımadası’nda bulunan Kore’nin ilk krallığı Gojoseon’un efsanevi kurucusudur.
Dangun ya da Tangun’un soyu, ‘’Cennetin Efendisi’’ (Hint ve Budist metinlerinde geçen bir isim) olan Hwanin ile başlar. Hwanin’in, Hwanung adında, yeryüzünde vadiler ve dağlar arasında yaşamayı