"...
Hayal aleminde gezmem dese de,
Seni bundan böyle üzmem dese de,
Bu gece, tek hece, yazmam dese de,
Sabaha çıkmadan sözünden caydı;
Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ..."
"Korkuyorum!"
"Neden?"
"Beni çok üzeceksin!"
O an bağırmak, sakın korkma demek istedim. Korkma, ben seni hiç üzmem... Diyemedim. Yaralarını görmüştüm çünkü. Belki de daha ilk günden yaralarımızla eşitlenmiştik birbirimize. Bizi birbirimize çeken benzer yaralar ağzımıza sıçacaktı. Herkes iyi bilir birbirlerinin en çok canını yakanlar birbirlerine denk insanlardır. Acıyla ve yarayla denkleştiğin birine nasıl yalan söylersin?
Üzmem ben seni onlar gibi
Baksana ;
Herkes kalbini yormuş
Üzmem ben seni güneş güzeli
Seninle ağlar
Seninle gülerim
Bir tek sana yazar
Sana okurum
Güneş güzeli.
"Korkuyorum!"
"Neden?"
"Beni çok üzeceksin!"
O an bağırmak, sakın korkma demek istedim. Korkma, ben seni hiç üzmem... Diyemedim. Yaralarını görmüştüm çünkü. Belki de daha ilk günden yaralarımızla eşitlenmiştik birbirimize. Bizi birbirimize çeken benzer yaralar ağzımıza sıçacaktı. Herkes iyi bilir birbirlerinin en çok canını yakanlar birbirlerine denk insanlardır. Acıyla ve yarayla denkleştiğin birine nasıl yalan söylersin?
“Üzülme be hoca, diyordu. Ben düşünmem, üzmem kendimi ha öldüm ha öleceğim diye. Yaşadığım sürece beni ilgilendiren tek şey, yapabileceğimi yapmaktır.”