Kendimi üzüp bitiriyorum, Ne yaptığımı da bilmiyorum. Dün de, önceki gün de, daha önceleri de hep kendime işkence ediyordum. İyileşeyim... artık kendimi üzmem! ama ya hiç iyileşmezsem? Aman Allah'ım!.. Bütün bunlardan öylesine bıktım usandım ki!"
o kadar acının arasında nasıl sevdiysek birbirimizi
“korkuyorum!”
“neden?”
“beni çok üzeceksin"”
o an bağırmak, sakın korkma demek istedim. korkma, ben seni hiç üzmem diyemedim. yaralarını görmüştüm çünkü
Leylim,
Mektubunla da başladın kırmağa beni. Vurmağa beni. Bi bakıma bu da gerekli. Biri gerek sana, provasız vurasın, kırasın diye. Beni seçtiğine iyi ettin. Katlanırım. Üzmem seni, yanıtlayıp çileden çıkarmam hiç değilse.
O kadar acının arasında nasıl sevdiysek birbirimizi...
“Korkuyorum!”
“Neden?”
“Beni çok üzeceksin"”
O an bağırmak, sakın korkma demek istedim. Korkma, ben seni hiç üzmem... Diyemedim. Yaralarını görmüştüm çünkü.
Keşke kendime âşık olabilsem ya... Bence iyi anlaşırız. Hem kendimi de üzmem. Üzerime de gelmem. Hep anlayış gösteririm kendime... Kızarım filan ama sonra uzatmam, affederim. Beni en iyi ben anlarım Sinan. Hem bir Moğol atasözü ne diyor. Poyraz'ın Poyraz'dan başka dostu yoktur.
"Kendimi yiyip bitiriyorum, ne yaptığımı da bilmiyorum. Dün de evvelsi gün de daha önceleri de hep kendime eziyet ettim. İyileşeyim. Artık kendimi üzmem. Ama ya hiç iyileşmezsem? Aman Tanrım. Bütün bunlardan öylesine bıktım, usandım ki!"
Ben üzmem insanları. İnsanlar hüzünlensin istemem. Zira hüzünlenen insan Allah’ı hatırlar. Belki de o sebeple hep dünyalık şeyleri, insana hoş gelen şeyleri yapsın istedim. Makam, mevki, mal mülk, para, şehvet… Şayet bunları aklına sokarsam insan dahasını ister ve Allah’ı unuturdu.
(Nefsimiz)