Kitap, Kadı Mahmud Efendi'nin makamından, mülkünden vazgeçip nefsi ile olan mücadelesini ve hayatını anlatıyor. Öyle bir mücadele veriyor ki, hocalarından 'Aziz' ve 'Hüdayi' isimlerini alıyor, Aziz Mahmud Hüdayi oluyor. Kitabı okumama vesile olan kişi, "hemen bitiremeyeceksin kitabı, uzunca vaktini alacak. Çünkü nefsin izin vermeyecek okumana, hep bir bahane çıkartacak karşına" demişti. Çünkü kitabı okurken tek başınıza değil de bir kişi ile okuyormuş gibi, bir kişiyi daha iyi tanımaya çalışıyormuş gibi hissediyorsunuz. Bir kişi ise, içimizdeki nefis. Nefis ise; insanın kendisini tanımasını, tanıyıp da ona göre yaşamasını istemez. Kitap da tam aksine nefsi, nefsin oyunlarını Aziz Mahmud Hüdayi'nin hayatıyla bizlere anlatıyor. Böylelikle hem Aziz Mahmud Hüdayi'nin hayatını hem de nefsi tanımaya çalışıyorsunuz. Yûnus Emre'nin dediği gibi "Bir ben vardır bende, benden içeri". Bizim içimizde nefis denen bir "ben" daha vardır. Nefsin sesini vicdanımızın sesinden ayırt edip onu tanıyabilirsek ve nihayetinde nefsimizi terbiye etmeye çalışırsak işte o vakit insana düşman olan nefis, insana kul oluyor.
Buraya kadar okuduysanız ve belki bir kaç satır sizi nefsi araştırmaya yahut ilgili kitapları okumaya yönlendirmişse hemen bu niyetinizi hayata geçirin. Çünkü büyük ihtimalle ya erteleyeceksiniz ya da bir engel çıkacak önünüze. Fakat iradeli ve anlamlı bir yaşam için, vaktinizin bir kısmını içinizdeki nefsi tanımak için ayırmaya değer.
Diğer türlü kitapta da dediği gibi,
"Nefistim ben, unuttururdum ona."