Merhabaaaa.
Uzun bir aradan sonra, tekrardan bir kitap yorumuyla geldim.
Garip bir kitaptı. Yani insanı anlatan, insanın bir şeyler uğruna sonunda açgözlülük yaptığı, bencil olduğunu yüzümüze vura vura anlatan bir kitaptı.
Ben sevdim tabii ki bir polisiye romanı olduğunu düşünerek okumaya başladım fakat böyle bir kitap olması yine beni şaşırttı. Gerçi Ahmet Ümit polisiye kitaplarda da ters köşe yapıyor. Kitabın aşkla bir polisiye romanı olduğunu düşünmüştüm.
Tabii ki okurken yine bir cinayet/polisiye romanı olduğunu düşündüm, fakat gerçekten Bir Aşk Masalı imiş.
Beş prens, beş kıta, beş ayrı ülke ve tek bir rüya, tek bir kadın ve tek bir yer.
Prensler, aşkları için ülkelerini terk edip, her şey geride bırakıp, sadece yanında kendileri dahil beş kişiyle yola çıkarlar. Yolda çeşitli maceralar geçirirler, yolun sonunda umutsuzluğa uğrarlarken, umut tekrar kapılarını çalar. Aşklarını bulabilmek tekrar düşerler yollara. Sonunda bir şeyler olmaya başlamıştır ama beş hikmetten sonuncusu çiğnenmiştir. Bunlardan ilki kararlılık, ikincisi cesaret, üçüncüsü tutku, dördüncüsü iyilik ve beşincisi ise özgürlüktür. Aslında ilk dördünü gerçekleştirmeye çalışmışlar ve olmuştur fakat beşincisi hüsranla sonuçlanır. Amaçları uğruna, hedefleri uğruna, açgözlülükleri uğruna beşinciyi es geçmişlerdir.