Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
_Bir insanı hiç bir sebep yokken yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız, işte bu, gerçek sevgidir. _Sevgi, etkin olarak, bir başka insanın içine girmektir. Bütünleşme sayesinde, kişi hem kendini bulur, hem de karşısındakini keşfeder. Böylelikle insanı çözmüş olur. _İnsan seviyorsa iki şeyi asla yapmaz. Aldatmaz ve ağlatmaz. Çünkü aldatmak
_Anormal bir duruma karşı gösterilen anormal tepki, normal bir davranıştır. _Korku, korkulan şeyi çeker, aşırı arzu da arzulananı yok eder. Korku, olayın anası, arzu, düşüncenin babasıdır. _İnsanlar kendilerini yaratırlar. Bazıları domuzlar gibi bazıları azizler gibi yaşarlar. İnsanın içinde her iki potansiyel de vardır ve hangisinin
Reklam
Nevrozla nasıl başa çıkılır
Nevrozların güncel nedeni açısından ister bedensel ister ruhsal yapıda olsun,yapısal öğelerin dışında beklentisel kaygı gibi geri denetim mekanizmaları,başlıca patojenik (hastalık yaratıcı) etkenler olarak görünmektedir.Belli bir semptoma fobi ile tepki verilir, fobi semptomu alevlendirir ve sonuçta semptom da fobiyi pekiştirir...Böylece hasta,bunların gücünü rahatsız olacak kadar arttırmış olur çünkü baskı,karşı baskıyı getirir.Semptom yine pekiştirilir ! Öte yandan, hasta saplantılarıyla boğuşmaktan vazgeçtiği, bunun yerine bunları alaycı bir tavırla ele alıp espri konusu yaptığı (çelişik niyet uyguladığı) an kısır döngü kesilir,semptom hafifler ve sonunda küçülür.Semptoma davetiye çıkaran varoluşsal boşluğun bulunmadığı olaylarda,hasta sadece kendi nevrotik korkusuyla alay etmekle kalmayacak,sonunda bunu tamamen görmezden gelmeyi de başaracaktır.
Sayfa 142 - Okuyan UsKitabı okudu
Nevrozların güncel nedeni açısından, ister bedensel, ister ruhsal yapıda olsun, yapısal öğelerin dışında, beklentisel kaygı gibi geri denetim mekanizmaları, başta gelen patojenik (hastalık yaratıcı) etken gibi gözükmektedir. Belli bir semptoma fobi ile tepki verilir, fobi semptomu alevlendirir ve sonuçta semptom da fobiyi pekiştirir. Ancak benzer bir olaylar zinciri, hastanın sürek­li olarak zihnini kurcalayan düşüncelerle boğuştuğu saplantılı-zorlanımlı durumlarda da gözlenebilir. Böylece hasta, bunların gücünü, rahatsız olacak kadar artırmış olur, çünkü baskı, karşı baskıyı getirir. Semptom yine pekiştirilir! Öte yandan hasta sap­lantılarıyla boğuşmaktan vazgeçtiği, bunun yerine bunları alaycı bir tavırla ele alıp, espri konusu yaptığı (çelişik niyet uyguladığı) an, kısırdöngü kesilir, semptom hafifler ve sonunda küçülür. Semptoma davetiye çıkaran varoluşsal boşluğun bulunmadığı olaylarda, hasta sadece kendi nevrotik korkusuyla alay etmekle kalmayacak, sonunda bunu tamamen görmezden gelmeyi de ba­şaracaktır. Görüldüğü üzere, beklentisel kaygıya karşı çelişik niyetin; aşırı niyet ve aşırı düşünmeye karşı da düşünce odağının dağıtıl­ması (dereflection) işleminin devreye sokulması gerekir, ancak düşünce odağının değiştirilmesi, hastanın kendi işine ve yaşam­daki misyonuna yönelişiyle mümkün olabilmektedir. Kısırdöngü oluşumunu kıran şey, ister acıma ister aşağılama olsun, nevrotiğin kendine yönelik ilgisi değildir; iyileşmenin ipucu, kendini aşkınlıktadır!
Sayfa 142 - Okuyan Us Yayınları, 3.Basım Aralık 2009, İstanbulKitabı okudu
Varoluşsal bir tepki olarak KAYGI
Hiçbir çaba, tarih boyunca insanları “olan”a yöneltmeye yetmemiştir. Her daim “olmasını istediği” şeye meyleder fütursuzca. Var olma bilinci yok olma kaygısıyla buluşur, kendi var oluşunu diğer tüm soyut ve somut şeylerden öncüller. Pratikte, öncülleyen bilinç gibi görünse de, aslında tamamen bilinçdışına ait bir gereksinmedir.
Sayfa 10 - DüşünbilKitabı okudu