Javier Marias'ın '90'lı yıllarda yazdığı futbol makalelerinden derlenen bu kitabı Cem Dizdar'ın sabah programında ısrarlı tavsiyesi üzerine aldım ve şimdi kendisine minnettarım. Marias sayesinde biri 800 diğeri 600 sayfalık iki sıkıcı ve bitmek bilmeyen romanı okurken mükemmel bir mola vermiş oldum. Tıpkı Galeano gibi futbolun hayatla benzerliğini yakalamak yeteneğine bir de edebiyatçı bakış açısı eklenince Marias'ın yazıları da şölene dönüşüyor. Öfkeli, ölesiye komik ve alaycı, gelenekçi yazı diliyle hemen beni yakalayan yazar, Barcelona'ya, futbolun içinde olup da dışında kalmayı beceremeyen yöneticilere ve birçok futbol öğesine hem muzip hem de ağır yüklenmelerle cesaretini de bir maç havasıyla işleleyebiliyor. Nefret, linç, haysiyet gibi temaları çaktırmadan futbol yazılarının merkezine alan yazarın dili o kadar kaliteli ki daha kitap bitmeden usulca gidip Karasevdalılar romanını da aldım. Sevdalısı olduğu bir alanda kurgudışı yazarken bu kadar çabuk özdeşleşme sağlayan bir edipin kurguda vasat olacağını hiç sanmıyorum.
Emma Chase’in Dava Özetleri serisinin ikinci kitabı olan
Onay’ı okumaya başlamadan önce serinin ilk kitabı olan
İtiraz’ı okumayı es geçerek serinin ikinci kitabını okumaya başladım. Birinci kitabı es geçip ikinci kitaptan başlamanın sebebi tamamıyla benim ilgimi çeken romanın
Onay olmasından kaynaklı bir durumdu.
Konusu hoşuma gidince
"Fakat artık başkalarının günahlarının kefaretini ödemek istemiyorum."
Felsefe; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Bu yüzden okunması en meşakkatli, edebiyatın kuantumu da diyebiliriz. Daha çok sordurduğu sorularla
Bu kitap 8 kısımdan oluşuyor. Benim okuduğum İthaki Yayınlarından olan 2 cilt kitap halinde Hazal Yalın’ın çevirisi. İlk 4 kısım 1 cilt son 4 kısım ise 2. Cildi oluşturuyor. Kitap 4. Kısım sonunda bitebilirdi. Kimsede yarım kalmış bir kitap demezdi.İyi bir kitap da denirdi ama vasat olurdu şüphesiz. Lakin Tolstoy durmuyor ve kitap asıl bundan
''..edebiyata, sadece beni ilgilendiren tek bakış açısından yaklaşırım -uzun ömürlü sanat ve bireysel deha açısından. Bu bakış açısıyla Dostoyevski büyük bir yazar değil, hayli vasat bir yazardır.''
Kitabın girişinde oldukça güzel bir niyyet, insanın tutkusunu, ufuklara parlayan gözlerle açacak bir şekilde yazılmış. Tabi bunun yanı sıra yine başlangıçta ve bazı noktalarda çok güzel bilgiler ve bakış açıları yazılmış. Lakin maalesef beklentimin altında kaldı. Sanırım buradaki başka bir okurun dediği gibi, her gün bildiyimiz duyduğumuz şeyleri
Rus Edebiyatı Dersleri adı altında, bir anti komünizm propagandası da diyebiliriz bu kitaba.
Rus asıllı Amerikalı yazar. Şöyle bir özgeçmişine baktığımızda:
*
''1899'da St. Peterburg'da aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Annesi Yelena İvanovna iyi eğitimli, babası Vladimir Dmitriyeviç ise entelektüel bilgiye sahip bir