Hayret! Dünyayı anlamıyorum, sarmal
Bir kaos nesnelerin hayata söylediği
Ki içrek zamiriydi kadim hâfızasının
Ölümü diyalektik kılan anâsır - ı erbâ
Öylemi diyorsun kalem ve mürekkep
Gölgelenip hecelerin erimine akarken
Hep masal sanıyordum, divân imiş
Vedâın vaktini fısıldamakta olan
Çiçekler hüzünlü, kokuları kaybolmuş,
Kadınsa yaprak döküyor tam da orada
Galiba ölüyoruz diyor, sönüyor ışıklar
Kim duyabilir şimdi çiçeklerle kadının
Kuğularınkini andıran vedâ ezgisini
Hâlâ ezberimde Fuzuli'den birçok gazel,
Mahir'in Kesintisiz'i Deniz'in son sözleri
Hani derler ya, "mıh gibi" aklımdadır;
Ama dün okuduğum kitabın adı neydi,
Hatırlayamıyor bu yorgun hâfıza!..
1 Talib-i aşk olana Mevla olur feryad-res
Aşıka devlet yeter Allah bes bâkî heves
2 Sineme doldu hava-yı şevkile feıyad-ı aşk
Artar efganı onun manend-i bülbül der-kafes
3 Var iken meyhane-i aşk eylemem cennet murad
Bezm-i alemde bana saki vü cam ü bade bes
4 Süz-i aşkın ta ki tende bulmasın noksanını
Can veda edince tenden çıkmaya hiç bir nefes
5 Kasd-ı aşık iki alemde cemal-i dostdur
Yokdur ondan özge aşık aleminde mültemes
6 İltifat ister isen ol gamze-i hûn-hârdan
Âdile tiğ-i tecerrüdle cihândan kaydı kes
Mübtelâ kılmış Hüdâ her şahsı bir cins ‘illete
Kimse ‘illetsiz vedâ etmez bu dâr-ı mihnete
( Hüda her bir şahsı bir sebebe bağlı kılmış, Kimse bir sebep olmaksızın bu sıkıntı yurduna veda edemez .)
I/
Rüyanın içinden geçen rüzgâr mıydı
Bir kadının masalını ağlayan nar ile
Gülen ayvaya fısıldayan, ki vedâın
Vakti gelmiş de farkında değil bunun
Işığını kalbimize döken solgun çiçekler