Şiddet nerede başlar, şiddete tepki nerede başlar... Hangisi daha çok şiddet içerir; fiziksel şiddet mi, duygusal şiddet mi yoksa tüm bunları görmezden gelerek kişinin kendine uyguladığı şiddet mi?
Vejetaryen sert, Moğol Lekesi estetik, Alev Ağacı ise naif bir özeleştiri hikayesi... Rüyalarla başlayan şiddetin dışa vurumunu doğaya dönerek iyileştirmeye çalışan genç bir kadın!
Usul usul hissedilen yoğun bir şiddet var hikayelerde. Şiddetin insanda yaratabileceği travmayı, şiddeti görenin en yakın şahidinin bile idrak edemeyeceği şekilde bir hayatı reddediş var, sessiz sessiz kaçış yolları arayan genç bir kadın var hikaye(ler)de.
Moğol Lekesi bölümündeki estetiği çok beğendim. Tam bir sanat filmi tadında...
Sade ve göz alıcıydı tüm hikayeler
VejetaryenHan Kang · April Yayıncılık · 20163,108 okunma
Karısı da başka kadınlar gibi bağırıp çağırsaydı, başının etini yiyip lanetler okusaydı içi belki daha rahat edecekti. Bu kadar kolay vazgeçmesi, vazgeçişin tortusunu hüzünlü biçimde bastırması adeta nefesini kesiyordu. Anlaşılmak ve saygı görmek için kadının gösterdiği umarsız çaba iyi mi kötü mü bilmiyordu. Fakat kendisinin benmerkezci ve sorumsuz olduğundan emindi. Onu kötü tarafa yaklaştıranın, karısının boğucu sabır ve iyiliği olduğunu düşünmek istedi.
Olması gerekenden çok daha sakindi, içinde öyle büyük acılar mayalanmış, öyle onulmamış yaralar taşıyormuş da bu sadece görünen yüzeyiymiş gibi, korkutan türden bir sakinlik.
Sadece bir kez, tek bir kez haykırmak istiyorum. Pencerelerin ötesindeki karanlığa doğru koşmak istiyorum. Öyle yapsam bu yumru dışarı fırlar mı acaba? Olur mu, böyle olması mümkün mü?
Bazı olaylar geçtikten sonra bile, onca korkunç şeye maruz kaldıktan sonra bile, insan yiyor, içiyor, tuvalet ihtiyacını görüyor, yıkanıyor ve yaşamaya devam ediyor. Hatta kimi zaman kahkahalarla gülüyor.
Uyuyabilsem. Bir saat de olsa bilinçsiz kalabilsem. Uyanıp sayısız kez çıplak ayakla dolandığım ev geceleri soğuk oluyor. Soğumuş pilav, soğumuş çorba gibi. Siyah pencerenin dışından hiçbir şey görülmüyor. Karanlık giriş kapısı bazen gıcırdama sesi çıkartıyor ancak gelen melen yok. Yatağa dönüp yorganın altına elimi koyuyorum, yorganın altı, soğuk.
O imge olmasaydı tüm bu sabırsızlık, rahatsızlık, huzursuzluk, acı veren şüphe ve otosansürü yaşamasına gerek olmayacaktı. Yaptığı bir seçimden ötürü -pek matah da değildi ama- her şeyi, ailesini bile kaybedebileceğine dair korkuyu tecrübe etmesine de lüzum kalmayacaktı. Pek çok şey kendi içinde çatlamalara sebep oluyordu. O normal miydi? Her şeyden öte, ahlaklı mıydı? Kendi kendini kontrol edebilen güçlü biri miydi? Cevaplarından emin olduğu bu sorulara artık cevap vereme hale gelmişti.
Han Kang'ın Çocuk Geliyor kitabını okumaya başladığımda karşı karşıya kaldığım duygular, kitabı bitirip kapağını kapattığında hissettiklerim, bu kitap hakkında muhakkak fikirlerimi paylaşmam gerektiği konusunda bir dürtü uyandırdı. April Yayıncılık tarafından yayımlanmış kitabın yazarı yine aynı yayınevi tarafından yayımlanmış Vejetaryen adlı