Olan, doğrudan kalp evinde, gönül hanesinde oluyordu...
"Kalbin kapıları vardı. Korunması kolaydı. Ama vesvese, kapıları bir bir aşarak girmiyor, kalpte doğuyordu."
Bir ânı bitmez tükenmez bir ülke yapan ihsasların cenneti, bütün teessürî hayat, san'atlar, işler... Bütün bunlara rağmen kâinatın yanında neyiz? Bizim, nabzımızı dinleyerek bulduğumuz, şuurunu beraberinde getirdiğimiz, ölçtüğümüz, biçtiğimiz, her şekilde tasarrufa tığımız, her türlü icat, ihtira, ihtiras, vehim, vesvese, şiir ve sanatı, her şeyi içine attığımız halde bir türlü dolduramadığımız zamanın karşısında ne kadar küçüğüz!
Sayfa 23
Reklam
Nas
‌ قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ De ki: "Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlah'ına sığınırım." (1-6) ‌ مَلِكِ النَّاسِۙ De ki: "Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlah'ına sığınırım." (1-6) ‌ اِلٰهِ النَّاسِۙ De ki: "Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlah'ına sığınırım." (1-6) ‌ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ De ki: "Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlah'ına sığınırım." (1-6) ‌ اَلَّذ۪ي يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِۙ De ki: "Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlah'ına sığınırım." (1-6) ‌ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ De ki: "Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlah'ına sığınırım." (1-6)
Kalbin kapıları vardı. Korunması kolaydı. Ama vesvese, kapıları bir bir aşarak girmiyor, kalpte doğuyordu...
Sayfa 102Kitabı okudu
... şeftali ağacının altında öğretti bana bu hikayeleri duymayı. Yazın suya giderken ağacın altına mutlaka uğrardık, annem orada bana bir hikaye anlatırdı. Önce şeftaliden sulu bir ısırık alır, ağzında çevirir, tatlıysa yanakları gamzelenir, mayhoşsa ağzının kenarlarında ince çizgiler belirirdi. Bazen de çürümüş bir şeftali alıp kulağına yaklaştırır, bunun hikayesi yok olmuş, derdi.
''Çünkü kendini bilmek, Tanrı'yı bilmektir. Dünya baştan başa şeytani vesvese ve asılsız şeylerle doludur. Dedikleri gibi, göz görünce, gönül çok şey ister.''
Sayfa 61 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.