«Hiç şüphesiz, bu benim dosdoğru yolumdur, hep birlikte bunu takip ediniz. Yan yollara sapmayınız ki, O'nun dosdoğru yolundan sizi ayırmasınlar. Allah bunları size, kötülükten sakınasınız diye emretmekte-dir (53).
Âyeti okuduktan sonra, Peygamber'imiz (S.A.S.) bize şeytanın yollarının çokluğu hakkında açıklama yaptı.
Peygamber'imizden naklen
Senisevmiyorsevseydi sen kitap okurken sırtını çevirip uyumazdı; senisevmiyorsevseydi sen o filmi anlatırken, ceketinin dışına çıkan gömlek yakasını düzeltmezdi; senisevmiyordusevseydilerin bütün çeşitlemelerini uygularlarmış.
‘’Hepimizin içinde bir yılan yaşarmış,’’ derdi annem, son nefesimizi verdikten sonra yılan ağzımızdan çıkar, bizden topladığı hikayeleri kovuğundan içeri fısıldarmış. Karıncalar sözcükleri tek tek kovuklardan daha derine taşırmış, çıyanlar hikayelerin kişilerini, kırkayaklar sevincini, böcekler hüznünü, akrepler öfkesini, fareler korkusunu taşır, örümcekler de hepsini birbirine örermiş. Toprağın altı hikaye ağları ile örülüymüş, kimsenin hikayesi unutulmazmış bu sayede.
Bakıyoruz da gönlümüze, kırık.
Sevgimiz kime neye belli değil, bölük pörçük.
Yazdığımız aşk mektupları sefil.
Arzuhalcilerin kapısında bekleşir gibi, şöhrete, servete, güvenceye, eşyaya, dünyaya götürecek vasıtaların şefaati için bekleşip durmaktayız.
Ulvi ve süfli âlemdeki her şeyden var içimizde.Fakat akıl arınıyor.Onunla, hayır ve şerri birbirinden ayırmak üzere mükellef kılındık.Ve kalp marifet ve hakikatin aynası olmak yolunda.Vesvese veren şeytan rezil, kaçıyor.Sırtlan gibi tebelleş olan nefis yorulup bitab düşüyor.
"Her gece gönlümün masalını okuyorsun
Ertesi gün beni bir masal gibi unutuyorsun"
H. A. Saye
Sesime taşlar gibi kulak veriyorsun
taştansın ve duymaksızın unutuyorsun
ilkyaz sağanağı gibisin ve pencerenin uykusunu
vesvese darbeleriyle darmadağın ediyorsun
okşayışın yeşil dalı elimi
ölü yaprakların kucağına atıyorsun
şarabın ruhundan daha sapkınsın ve gözü
aleve kesip kendinden geçiriyorsun
ey kanımın bataklığının altın balığı
sarhoşluğun hoş olsun beni içiyorsun zira
sen gurubun menekşe rengi vadisisin ve gündüzü
göğsüne bastırıp söndürüyorsun
senin Furuğ'un gölgelerde kaldı soldu
onu neden Saye ile (gölgeyle) karartıyorsun.
Ya biz? Zavallı biz... Zavallı seven kadınlar... Bütün ruhumuzu, bütün vücudumuzu, her şeyimizi düşünmeksizin, tereddütsüz, lekesiz adayarak feda ederiz; sonra en küçük bir şeytani vesvese için aşağılanırız.
.