İslam'da Vahdaniyet temel prensiptir. Bu doktrin, en cihanşümul ifadesini Kelime-i Şahadet'de bulur: Lâ ilahe illallah. Derin mânâsı: Mutlak gerçeğin dışında gerçek yoktur. Varlığın birliği hakkındaki inancın Kur'andaki temeli budur. Tasavvuf'daki vahdet-i vücud, Vahdet-i vücud demek Allah'la kâinat arasında cevherce ayniyet vardır, demek değildir. Bunun panteizmin veya monizm'in herhangi bir şekliyle de ilgisi yoktur. Bu daha çok şu mânâya gelir: birbirinden bağımsız iki gerçek nizam düşünülemez.
Vücud mertebelerinin en kuvvetli ve sarsılmaz olan vücub mertebesinde ve ezelî ve ebedî derecesinde bir vücud sahibi ve maddiyattan münezzeh ve mücerred ve bütün mahiyetlere mübayin bir mahiyet-i mukaddeseyi taşıyan bir Kadîr-i Mutlak'ın kudretine nisbeten yıldızlar, zerreler gibi ve haşir, bir bahar misillü ve haşirde bütün insanları diriltmesi, bir nefsin ihyası derecesinde kolaydır.
Reklam
Cenab-ı Hak öyle bir Kadîr-i Mutlak'tır ki adem ve vücud, kudretine ve iradesine nisbeten iki menzil gibi gayet kolay bir surette oraya gönderir ve getirir. İsterse bir günde, isterse bir anda oradan çevirir.
ZEVKEN İDRAK EDİP SELÂMETE ERENLER...
Mutlak vücudun vecihlerini doğru bilenler ve ona göre kendilerini teslim edenler. Bu üstün zümrenin bilgisinde, bütün eşya, mutlak vücudun vecihlerinden bir vecih olduğu gibi, insandaki cehil ve bilgisizlik vecihleri bile o vecihlerden biridir. Binaenaleyh insandaki bilgisizlik vechini, izmihlâli gereken ayrı bir vücud telâkki etmek dahi, bu çlöüyle, ayrı bir vücuda imkân vermek, dolayısıyla gizli şirke düşmek olur. İşte bu, inceler incesi galattan da kurtularak "vahdet-i Vücud" ve mertebelerini, sıhhatle zevk etmek ve onu şuurun bütün çıkmazlarından kurtarmş olmak selâmetine ererler...
Sayfa 144 - Parçalar, -Efendi Hazretlerinin; ders, takrir ve mektuplarından- Vahdet-i Vücut ve Fiillerin Tevhidi, 4. Basım, Büyük Doğu yayınlarıKitabı okudu
Senin vücudun bin kubbeli hârika bir saraya benzer ki; her kubbesinde taşlar, direksiz birbirine başbaşa verip, muallakta durdurulmuş. Belki senin vücudun, bin defa bu saraydan daha acibdir. Çünki o saray-ı vücudun, daima kemal-i intizamla (üstün bir düzenle) tazelenmektedir. Gayet hârika olan ruh, kalb ve manevî letaiften kat'-ı nazar, yalnız cesedindeki herbir a'zâ, bir kubbeli menzil hükmündedir. Zerreler(atomlar), o kubbedeki taşlar gibi birbirleriyle kemal-i müvazene ve intizam ile başbaşa verip, hârika bir bina, fevkalâde bir san'at, göz ve dil gibi acib birer mu'cize-i kudret gösteriyorlar. Eğer bu zerreler, şu âlemin ustasının emrine tâbi' birer memur olmasalar; o vakit herbir zerre, umum o ceseddeki zerrelere hem hâkim-i mutlak(mutlak hakim) hem herbirisine mahkûm-u mutlak(mutlak mahkum), hem herbirisine misil hem hâkimiyet noktasında zıd, hem yalnız Vâcib-ül Vücud'a(varlığı kesin olana) mahsus olan ekser sıfâtın masdarı(faili), menbaı(kaynağı), hem gayet mukayyed hem gayet mutlak bir surette olmakla beraber, sırr-ı vahdetle yalnız bir Vâhid-i Ehad'in eseri olabilen gayet muntazam bir masnu-u vâhidi(allahın sanatını) o hadsiz zerrata isnad etmek(dayandırmak); zerre kadar şuuru olan, bunun pek zahir(açık) bir muhal belki yüz muhal olduğunu derkeder.
ZÂHİR ÂLİMLERİNİN YANLIŞI...
Zahir âlimleri, "mümkün"e vücut isnad etmişler, "mümkün"ün vücudunu mutlak vücudun fertlerinden bilmişlerdir. Sadece Allah'ın vücudu için "Evvel-Kadîm" demişlerdir. Bu mânâ bile, vücuttan çıkan kemâl ve fazl bahsinde "mümkün"ün Allah'a şirketini gerektirir ki, tamamıyla yanlıştır...
Sayfa 137 - Parçalar, -Efendi Hazretlerinin; ders, takrir ve mektuplarından-, Vahdet-i Vücuda Giriş, 4. Basım, Büyük Doğu yayınlarıKitabı okudu
Reklam
211 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.