nasıl bir şeyde görmek varsa, hayatı da vardır; işitmek varsa, hayatın alâmetidir; söylemek varsa, hayatın vücuduna işaret eder; ihtiyar, irade varsa, hayatı gösterir. Aynen öyle de, bu kâinatta âsarıyla vücudları muhakkak ve bedihi olan kudret-i mutlaka ve irade-i şamile ve ilm-i muhit gibi sıfatlar, bütün delâilleriyle, Zat-ı Hayy-ı Kayyûmun hayatına ve vücub-u vücuduna şehadet ederler ve bütün kâinatı bir gölgesiyle ışıklandıran ve bir cilvesiyle bütün dâr-ı ahireti zerratıyla beraber hayatlandıran hayat-ı sermediyesine şehadet ederler.
Sayfa 109
AKLIN ETEKLERİNDE KÜL OLDUĞU DAVA...
- "Allah'tan başka her şey bâtıl" hikmeti ve "Vahdet-i Vücud" bahsine kıvrılan bahis de burada: Madem ki "Mutlak Varlık" eşsizdir, şu hâlde varlıkta da eş yoktur, hattâ zıtlar da yoktur, çünkü varlık tek bir hakikattir ve bir şey kendi nefsinin zıddı olamaz... Olan sadece Allah... Aklın eteklerinde kül olduğu dava!.."
Sayfa 34 - 1.Levha, -O'nun Hayatı- İmân Zevken İdrak, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mutlak zûhur, itibariyle vâcibu'l-vücud'a (Allah'a), hüküm itibariyle eşyaya (âlemdeki yaratılmışlara) aittir. (şuûnlara ait) Cenâb-ı Hak şu anda, ezelde olduğu gibidir, onunla beraber başka bir şey (başka bir varlık) yoktur. İmâm-ı Rabbânî Risaleleri
469 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Öncelikle şu detayı vermek istiyorum. Okuduğum Milli Eğitim baskısında Yalnızız'ın ilk baskısında da yer alan romanın girişinde "Prolog" yani öndeyiş anlamında 20 sayfalık bir bölüm var. Çokça altını çizdiğim yerlerin olduğu bu güzel bölüm maalesef Ötüken Yayınları ve diğer yayınevlerinin baskısında yer almıyor. Okuyucuların bilgisi
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Milli Eğitim Basımevi · 197121,9bin okunma
Adem şerr-i mahz ve vücud hayr-ı mahz olduğunu, ehl-i tahkik ve ashab-ı keşf ittifak etmişler. Evet ekseriyet-i mutlaka ile hayır ve mehasin ve kemalât, vücuda istinad eder ve ona raci' olur. Sureten menfî ve ademî de olsa, esası sübutîdir ve vücudîdir. Dalalet ve şerr ve musibetler ve masiyetler ve belalar gibi bütün çirkinliklerin esası, mayesi; ademdir, nefiydir. Onlardaki fenalık ve çirkinlik, ademden geliyor. Çendan suret-i zahirîde müsbet ve vücudî de görünseler, esası ademdir, nefiydir. Hem bilmüşahede sabittir ki: Bina gibi bir şeyin vücudu, bütün eczasının mevcudiyetiyle takarrur eder. Halbuki onun harabiyeti ve ademi ve inhidamı, bir rüknün ademiyle hasıl olur. Hem vücud, her halde mevcud bir illet ister. Muhakkak bir sebebe istinad eder. Adem ise, ademî şeylere istinad edebilir. Ademî birşey, madum birşeye illet olur.
"Aşk, Hakk'ın aşk yüzünden zuhûruna isim olmakla diğer ilâhî sıfatlar gibi eşyada eserlerini izhar eder ancak hakikati hissedilmez. Mesela "el-Aliyy" ism-i şerifi gibi. Mutlak Allah'a mahsustur ama bir manası bütün mahlukata sirayet etmiştir. Her şeyde bir başka ulviyyet gösterir. Bütün varlığa şamildir. Yaratılmış şeylerin her birinde, diğerlerinde olmayan bir kemal vardır. O şeyin, o kemalden dolayı gayrıdan derecesi yüksektir. Mesela insan, câmi-i kemalât olduğu için yaratılmış bütün mahlûkattan yücedir. Amma uçmak cihetinden bir sinek ondan yücedir, zira sinek uçar, insan uçamaz. Karıncada bile bir kemal vardır ki insan-ı kâmilde olamaz. Her şeyin bir kemal ile vücuda gelmesine sebep, Hakk'ın o kemal yüzünden bilinmesidir. İlâhî isimlerin küllî ve cüz'î tecellileri buna kıyas olunmalı."
Sayfa 63 - Sufi Kitap - 3.baskı - 2020
Reklam
927 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.