Aslında ne adi bir duygudur ne aşağılık bir davranıştır başkalarının durumuna sahtekarca üzülüp de kendi haline şükretmek… Gizliden gizliye duyulan ne mahrem ne bencil ne utanmaz ne iğrenç bir hazdır bu anlatamam size. Ama ben de böyle bencil ve bu kadar aşağılık olabilirim bazen.
Türk milletine bu düşmanlarından intikamlarının en tatlısını, en seçkinini, en incesini almak nasip olmuştur. Onların gözü önünde günlerce, haftalarca, aylarca, eşsiz zaferin coşkun şenliklerini yapmıştır.
Zafer müjdesi bir İstanbul göklerinde harikulade bir hava hadisesi gibiydi. Bu hadise yeni bir dünyanın başladığına mı, yoksa eski bir dünyanın bitmek üzere olduğuna mu alametti?
Büyük felaketler gibi, büyük saadetlere de güç inanılır ve güç alışılır. Sevincin fazlası bir çeşit ıstıraptır. Onun içindir ki, İstanbul sokaklarında gözlerinden tatlı yaşlar akan insanlara rastlanıyor.
Cehalet bitti şükür! Bilgiyle bilgisizlik arasındaki o anlamsız ayrım kalktı! Artık herkes her şeyi biliyor. Artık herkes kendini şehvetle seviyor. Kaldıysa bir huzursuzluk, o da bilmeyenlerin bilenleri küçümsemesinden başka bir şey değil! Herkes bilgi zehirlenmesinden ölecek! İki söz arasından kir-çapak, aksırık-tıksırık, toz-pas gibi sesler duyulsa da, herkesin siyasetten iklime, aşktan ölüme, hukuktan petrole, karıncalardan kutuplara… büyük düşünceleri var! Hatta şiir, müzik, resim… bilmek ne, hepsine kendi yüksek seviyelerinden sözler, sesler, renkler ekliyorlar. Öyle yüce gönüllü ki herkes, kimse dehasını esirgemiyor.
Bu hayat, kendi kazandığı paranın, başkalarının kaybettiği para olduğunu görmeyi reddeden bir iradenin belirlediği değer seline kapılıp giden bu dünyada tutunduğum tehlikesiz bir kaya.
Bilsin istemişim. Çocukları korumak için onlara anlatmadığımız her şeyin onlar için tehlike olduğunu bilsin. Korurken korunmasız bıraktığımız çocuklardan çok ama çok farklı büyüsün.
Aslında ülkesinin insanlarına özgü dirençli bir kişiliği vardı: Depremlere, su baskınlarına, arada bir yükselen tsunamilere ve siyasi çalkantılara alışıktı o; makul bir süre içinde herhangi bir felaket baş göstermezse kaygıya kapılırdı.