Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Her türlü teselli sözü bir ihanet gibi geliyor kulağıma. Parmaklarım alev alev yanıyor. Kâğıt tutuşacak, mektup yanacak diye çekiniyorum. Cehennemden betermiş, seni kazanmak için senden uzaklaşmak. Kırk senedir beklediğimdin, geç bulduğumdun, şimdi yoksun. Daha kaç sene bekleyeceğim Çöldeki kumlar kadar susuzum, gelişin nisan yağmuru olsun. Sözlerin kulaklarımda bala taze, kelimeler yıldız yıldız, cümlelerin mehtapların en şahanesi. Tebessümün geliyor gözümün önüne, vuslat gibi güzel bir sabah güneşi gülüşlerin. Biz birbiriyle genişleyen, kenetlenen ve sonsuzlaşan tek ruhuz. Nasıl bir pınarsın sen Şems? İçtikçe susadığım. Nasıl bir ateşsin sen ey Şems? Yandıkça serinlediğim. Sen görünüşte etten kemikten ibaret bir insan; ama bütün insanlığı kalbinde taşıyan. Senin yüzünü görmedikten sonra, varsayalım ki yüzlerce dünya görmüşüm, ne çıkar?"
Sayfa 205Kitabı okudu
Zaten gidenlerin ardından katlanılması en zor kısım o çekilecek hasret. Biz de vuslat gününün bir gün illaki geleceğinin bilinciyle çekeceğiz şüphesiz o hasreti ama artık biliyorum ve hissediyorum ki iyileşme zamanı geldi. Ben de kendi ecelimin vaktini bilmiyorum elbette ama o vakte kadar bana ayrılan süreyi nasıl geçireceğimi biliyorum.
Reklam
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Dünyada her güzel şey, renkli balonlar gibi neşeyle oradan oraya salınırken hayatın dikenlerinden birine değip yok olmak zorunda mı? Birini sevmek, onunla mutlu olmak neden bu kadar imkânsız? Kendini dünyanın geri kalanından ayrı bir yere koyup birbirini seven iki insanın bir arada durabilmesi, neden bu iki insan dışındaki her şeye bağlı? Hayat ne güzel âşık olunca halbuki, her şey nasıl ışıl ışıl, nasıl rengârenk. İnsan, değil sevmenin, dünyanın sonu gelmeyecek sanıyor sevince. Aşk olup vuslat olmayınca ne zor, ne fena ama. Bir başına, damla damla eriyen bir kardan adam gibi eksilirken onun artık başka tepelere yağacağını bilmek ne büyük işkence.
Sayfa 186Kitabı okudu
Hayat ne güzel aşık olunca halbuki, her şey nasıl ışıl ışıl, nasıl rengârenk. İnsan, değil sevmenin, dünyanın sonu gelmeyecek sanıyor sevince. Aşk olup vuslat olmayınca ne zor, ne fena ama. Bir başına, damla damla eriyen bir kardan adam gibi eksilirken onun artık başka tepelere yağacağını bilmek ne büyük işkence.
Dön de ıssız kalan mazine bir bak, Yolunda ağaçlar ne kadar ince, ne kadar uzak... Allah'ım, vakit çok mu gec, fazla mı bekledim yoksa? Yaşamak için bol bol, zamanım var mı daha? Elin kitabımı örtmeden önce, lûtfet: Hiç bir yaprağı yırtılıp kaybolmasın. Şükürler olsun sana, yaşattın bunca müddet. Şimdi ne yapmalıyım? Bütün varlığımla vuslat yolunu aramak, Tarifi dillere sığmaz «Allah» dediğimize varmak Ama nasıl? Ama nasıl?
Sayfa 386 - Yağmur Yayınevi 1981 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Bu, toprakla yağmurun, nehirle okyanusun, geceyle gündüzün, karanlıkla aydınlığın, ruhla maddenin kutuplaşmasıdır. Bu düşünceyi büyük İslam şairi Mevlana çok güzel dile getirmiştir: Gerçekten gönülden gönüle açılan pencere vardır Çünkü iki beden ayrı veya uzak değildir İki kandilin çanağı bitişik olmasa da İkisinin ışığı karışır- birbirine
”Kimi insan, dalgalarla kumların savaşını görür burada, kimi insan "Ne güzel dans ediyorlar “der. Aynı şeye bakıyorlardır aslında. Ama bakış açısı evlat. Kimi insan her kötüde bir iyi arar, kimisi de iyileri bile kötü sayar. Kimisi uzakları yakın eder, kimisi de senin gibi yakınları uzak. Kimi insan, başkalarının sahip olamadıklarına sahiptir, değer bilmez. Başkalarının değersiz gördüğüne de paha biçemez. Yani kimi insan, kendi tuzağını kendisi kurar evlat. Çünkü yanlış yerden bakar. Ya da yanlış yere. Sen nasıl anlarsan artık."
Dünyada her güzel şey, renkli balonlar gibi neşeyle oradan oraya salınırken hayatın dikenlerinden birine değip yok olmak zorunda mı? Birini sevmek, onunla mutlu olmak neden bu kadar imkânsız? Kendini dünyanın geri kalanından ayrı bir yere koyup birbirini seven iki insanın bir arada durabilmesi, neden bu iki insan dışındaki her şeye bağlı? Hayat ne güzel âşık olunca halbuki, her şey nasıl ışıl ışıl, nasıl rengârenk. İnsan, değil sevmenin, dünyanın sonu gelmeyecek sanıyor sevince. Aşk olup vuslat olmayınca ne zor, ne fena ama. Bir başına, damla damla eriyen bir kardan adam gibi eksilirken onun artık başka tepelere yağacağını bilmek ne büyük işkence.
Sayfa 186
”Kimi insan, dalgalarla kumların savaşını görür burada, kimi insan "Ne güzel dans ediyorlar “der. Aynı şeye bakıyorlardır aslında. Ama bakış açısı evlat. Kimi insan her kötüde bir iyi arar, ki- misi de iyileri bile kötü sayar. Kimisi uzakları yakın eder, kimisi de senin gibi yakınları uzak. Kimi insan, başkalarının sahip olamadıklarına sahiptir, değer bilmez. Başkalarının değersiz gör- düğüne de paha biçemez. Yani kimi insan, kendi tuzağını kendisi kurar evlat. Çünkü yanlış yerden bakar. Ya da yanlış yere. Sen nasıl anlarsan artık."
Sayfa 21 - Kutlu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Dinle bak" dedi adam. "Dalgaların seslerini işitiyor musun? Kimi insan, dalgalarla kumların savaşını görür burada, kimi insan "Ne güzel dans ediyorlar" der. Aynı şeye bakıyorlardır aslında. Ama bakış açısı evlat. Kimi insan her kötüde bir iyi arar, kimisi de iyileri bile kötü sayar. Kimisi uzakları yakın eder, kimisi de senin gibi yakınları uzak. Kimi insan, başkalarının sahip olamadıklarına sahiptir, değer bilmez. Başkalarının değersiz gördüğüne de paha biçemez. Yani kimi insan, kendi tuzağını kendisi kurar evlat. Çünkü yanlış yerden bakar. Ya da yanlış yere. Sen nasıl anlarsan artık.
Güller Şems diye açmıyorsa, gülün kokusunu neyleyeyim, Ayrılığı ağlatamayan gecenin karanlığını neyleyeyim. Şems'siz sofranın balını böreğini neyleyeyim, Beni kavurmayan acıyı neyleyeyim. Gözümü yakmayan gözyaşını neyleyeyim, Karanlığıma Şems olamayan yari neyleyeyim. Canını yoluma post eylemeyen dostu neyleyeyim, Şems gibi bakmayan gözü
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Edip’çe veda… "Masum. Sessiz. Ne açlık ne doymuşluk ne susamışlık ne de bıkkınlık. Zaruri olan hiçbir şeyin olmadığı, başka bir cennet benimki. Kanunun dokunuşu, kemanın haykırışı, udun huzuru, neyin sakinliği ile kayıp olmak suretiyle zihin entrikalarından arındım. Ruhum, merhaba. Udun ağlayan tellerinden içime akıttığı bir heves var
Sayfa 354Kitabı okudu
89 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.