İ n s a n ı n k e n d i n i b ö l m e s i olarak ahlak. · Kendi konusuna gerçekten gönül vermiş bir yazar, herhangi birisinin çıkıp da aynı konuyu daha anlaşılır bir biçimde
serimleyerek ve bu konudaki sorunları hiç açık bırakmadan yanıtlayarak kendisini ortadan silmesini arzular. Seven bir kız, sevgisinin fedakar sadakatini, sevdiğinin sadakatsizliğinde kanıtlayabilmeyi arzular. Bir asker, zafer kazanan vatanı için savaş meydanında şehit düşmeyi arzular. Çünkü vatanın zaferiyle birlikte onun en büyük arzusu da zafer kazanmıştır. Bir ana çocuğuna, kendisinden esirgediği şeyi, uykuyu, en iyi yemeği, yerine göre sağlığını, servetini verir. - Peki tüm bunlar egoizm dışı durumlar mıdır? Bu ahlaklılık eylemleri Schopenhauer'in deyişiyle "olanaksız ama yine de
gerçek" oldukları için birer m u c i z e midirler? Tüm bu örneklerde insanın k e n d i s i n e a i t b i r ş e y i , bir düşünceyi, bir isteği, bir ürünü, k e n d i s i n e a i t b a ş -
k a b i r ş e y d e n daha çok sevdiği, yani kendi varlığını i k i p a r ça y a b ö l d ü ğ ü ve bir parçayı diğerine feda ettiği açık değil midir? Dikkafalı birisinin: "Şu insanın karşı
sında geri çekilmektense, kurşuna dizileyim daha iyi" demesi, ö z ü n d e farklı bir şey midir? Anılan her örnekte b i r ş ey e d u y u l an eğilim (arzu, dürtü, istek) mevcuttur; bu eğilime ayak uydurmak ise "egoizm dışı" değildir. - Ahlakta insan birey olarak değil, bölünmüş olarak davranır:
İ y i ve k ö t ü n ü n i k i l i ö n t a r i h i. - İyi ve kötü kavramının ikili bir ön tarihi vardır: bunlardan b i r i - s i egemen soyların ve kastların ruhundakidir. İyiye iyiyle, kötüye kötüyle karşılık verme gücüne sahip olan ve gerçekten de misillemede bulunan, yani şükran ve intikam duyguları içinde olan birine, iyi birisi denilir;
D ü ş ü n ü l ü r ö z g ü r l ü k m a s a l ı. - Herhangi bir kimseyi sorumlu kılmamızı sağlayan duyguların, yani ahlaki denilen duyguların tarihi şu üç ana evreden geçiyor.
İlkin tek tek eylemler, güdüleri hiç dikkate alınmayıp, sadece yararlı ya da zararlı sonuçları yüzünden iyi ya da kötü olarak tanımlanıyorlar. Ne var ki bu tanımlamaların
B i r k a ç b a s a m a k g e r i y e . - İnsan batıl inançtan ve dinden kaynaklanan kavramların ve korkuların dışına çıktığında ve örneğin artık sevgili küçük meleğe ya da ilk günaha inanmadığında, ruhların kurtuluşundan söz etmeyi de unuttuğunda kesinlikle çok yüksek bir kültür aşamasına ulaşılmış olacaktır: Bu özgürleşme aşamasına vardığında, büyük bir temkinlilikle metafiziği de aşması gerekir. Ama bundan s o n r a g e r i y e d o ğ r u b i r d e v i n i m gereklidir: Bu tür tasarımlardaki tarihsel yetkiyi ve de psikolojik yetkiyi kavramalı, insanlığın en büyük desteğinin oradan doğru nasıl geldiğini ve böyle geriye doğru bir devinim yapılmazsa, şimdiye kadarki insanlığın en iyi kazanımlarından yoksun kalınacağını görmelidir. - Felsefi metafizik söz konusu olduğunda şimdi olumsuz hedefe (çünkü her olumlu metafizik bir yanılgıdır) ulaşmış birçoklarını görüyorum, ama birkaç basamak geriye inen çok az kişi var; kişi merdivenin son basamağından elbette öteye bakmalıdır, ama onun üstünde durmak istememelidir. En aydınlanmış olanlar işi sadece metafizikten özgürleşmeye ve üstünlükle ona geri
bakmaya kadar vardırabiliyorlar: Oysa hipodromda olduğu gibi burada da yolun sonundan dönme zorunluluğu vardır.
''Sosyal eşkiyalar halkları için bir Napolyon ya da
Bismark'tan daha önemliydiler va haklarında
özlem dolu, gurur dolu türküler yakıldı...'E.J.Hobsbown
SUNU:
Soru taşırım sabaha
Dallar da ağarır
Dutlar dökülür toprağa
Soru taşırım sabaha
Girmeyin bu bahçelere dilinizde şarkılar yalan
Bir yanlışlık büyüyor ayak seslerinizle
Örtmeyin soykırımları benim coğrafyam talan
Günlerdir haritalarda bir yanlışlık olduğunu söylüyorum
Bu ses de gürleşir bir gün, biliyorum
Bir rüzgar vurup geçiyor sesimin yalımına
Duyulmuyorum...
Sevdanın özeti dağ
Diyeti hüküm
Günlerdir haritalarda bir yanlışlık olduğunu söylüyorum
Göğsünde yer aç dağlım, karalım
K o n a k l a m a k i s t i y o r u m . . . I
düştü mü ömrümü kemiren
akrep, yelkovanın acı türküsü
baharım kış oldu mu a n n e
ben seni çizeyim ranzama tebeşirle
ırak'ta yetimhanede bir çocuğun elleriyle
çözemediğim sualler ellerimi çözerken
ölmediğim acıları tadıyorum anne
insan; şeytan akımına kapılan hayvan mı
üzgünüm ö l d ü r e n insanların ölmediğine
üzgünüm saçımın telinden asılan bedenime
üzgünüm bir-leşmiş milletler i n s a n değilmiş anne
suskunları, petrol şeyhlerini de görüyorum bakarken ihanet listesine
üzgünüm barut boğazımdan coca cola kadar k o l a y geçmiyor anne
...
A u g u s t in ’e (354-430) g ö r e T a n r ıs a l d üzen ve uyum , d o ğ a d a v e b i r d e r e c e y e k a d a r s a n a tta y a n s ı y o r o ls a da a lg ıla r la k a v ra n a b ile n n e s n e le r d u y u la rı dün y a s a l ş e y le re b a ğ la m a k ta ve a k lın s o n s u z v e d e ğ iş m eye n şe yi d ü ş ü n m e s in i, k a v ram a s ın ı ö n le m e k te d ir .
S a n a tın , d o ğ a nın , d ış g ö r ü n ü ş ve g e r ç e k li k le r i n b i r t a k
lid i o lm a d ığ ı n ı ile r i s ü re n H egel, d o ğ a s a l g ü z e l lik le r i y a d
sım a da n , s a n a tta k i g ü z e lliğ in d o ğ a l g ü z e llik te n ü s tü n o ld u
ğ u n u s ö y le r . Ç ü n kü a r t is t i k g ü z e llik , y a ra tılm ış , a k lı n i k in c i kez d o ğ u r d u ğ u b ir g ü z e l lik ti r .
Bazıları GRİP gibidir, Nane Limon kaynatıp içersin gidişine, bazılarının da Gelişi A,B,C,D,E,F,G,H,I,İ,J,K,L,M,N,O,Ö,P,R,S,Ş,T,U,Ü,V,Y,Z vitaminleri gibidir.
İs te k le r in iz i ve y a a r z u la r ın ı z ı b i lin ç a l t ı n a g ö n d e r m e k
için kesin b ir p l a n o r t a y a ç ıka rın .
Asla, " Y a p a m a m " d e m e y in . Bu c ü m le y i şu i f a d e y le de ğ iş tirin .
" B ilin ç a ltın ın g ü c ü s a y es in d e h e r şeyi y a p a b i l i r im . "