Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla imtihanı
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla İmtihanı "GARSON: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk! CEMAL SÜREYA: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? GARSON: Anlamadım efendim? CAN YÜCEL: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun. GARSON:
Bir gün yaşlı bir hekim bana şiddetli depresyonu yüzünden başvurdu. Her şeyden çok sevdiği karısının iki yıl önceki ölümünü atlatmamıştı. Şimdi ben ona nasıl yardımcı olabilirdim? Ona ne demeliydim? Aslında ona herhangi bir şey söylemek yerine karşısına şu soruyu çıkardım: "Siz önce ölseydiniz ve eşiniz sizin ardınızdan hayatta kalmak zorunda olsaydı ne olurdu doktor?" "Onun için korkunç olurdu, kim bilir ne kadar acı çekerdi!" diye yanıtladı. Ardından ben de "Görüyorsunuz ya doktor, o bu acıdan kurtuldu ve onu bundan kurtaran sizsiniz. Elbette hayatta kalanın siz olması ve onun ardından yas tutmanız pahasına." Tek kelime etmeden elimi sıktı ve muayenehanemden sakin bir şekilde ayrıldı. Bazen ıstırap bir anlam, örneğin özveri gibi bir anlam bulduğu anda ıstırap olmaktan çıkar.
Reklam
600
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Kırağıdan nem kapan bir hava var dışarda. "Bu havada şort giyilmez, kalk da uzun bacaklı bir şeyler giy oğlum" diyerek öğleden beri yapıştığım koltuktan kalkarak üzeri sigara yanığı bir eşofman altı giydim. "Bana ne lan senin giydiğin heşofmenden" diyebilirsiniz. Tabi hakkınız, diyin anasını satayım. Zaten alt katımdan
Sabahattin Ali'nin Giritli Ahmet Cevat Emre'ye imzaladığı Antigone çevirisi. Geçen bir sahaf satışa çıkardı bunu. Tarihten emin olamıyorum VII yani Temmuz mu XII yani Aralık mı? Ya tarih? 1941 mi yoksa 1944 mü? İlk okuduğum zaman 26 Temmuz 1944 diye okudum fakat hemen bu nasıl olabilir diye düşündüm. Atsız'la İlk duruşmasından 3 ay geçmiş ve Emre ile buluşup çevirisini mi imzalamış? Hem de Rıza Şah Pehlevinin öldüğü ve Normandiya'da kanın oluk gibi aktığı günlerde? Zor ama imkansız değil. Ama yine olasılıklar içinden 26 Aralık 1941 en akla yatkın olanı. Gerçi o zaman da Japon kamikazeleri Amerikan donanmalarını yok etmiş ve dünya soluğunu tutmuş Amerika'nın ne yapacağını bekliyordu ve Sovyetler Nazileri Kerçte durdurmak için karşı saldırıya geçiyorlardı. Türkiye o günlerde bekle ve gör politikasıyla karartma geceleri uygulamalarıyla bir nebze sakin günler geçiriyordu. Hem bir kitap çevrildikten 3 yıl sonra imzalanmaz herhalde. Yine de emin olamıyorum. Sabahattin Ali'nin el yazılarına bir göz gezdirmeden tarih hakkında net bir şey söylemek zor olacak galiba.
Bu hayatta değişmeyen bir gerçek var; Bir gün herkes kaybettiği şeylerin değerini mutlaka anlayacak...Hani bazıları olur ya hayatımızda, hani üzerine çok düştüklerimiz... Hani şu "yemek yedin mi, üşürsün kalın giy, sakın saçların ıslak dışarı çıkma..." Diye sıkı sıkı tembihlediklerimiz...Çocuk gibi koruduklarımız, gözümüzden bile sakındıklarımız... Bir gün onlar da anlayacaklar ama çok geç kalacaklar...
Reklam
Ne demek eczanede atatürk resmi yok
içeri bir amca girer, tansiyon ilaçlarını, değerini vs sorar. Sonra gözleri bir şeyleri arayarak duvarlara bakarken saate mi bakmıştın diye sorar kız. Hayır Atatürk'ün fotoğrafını arıyorum der amca. Tamam işin rengi belli oldu diye içinden geçiren kız, yok amca neden sordun diye geri cevap verir. Sonra taa masasına kadar gelerek anlatmaya başlar. Yok şöyle kahraman böyle muazzam, zekası dillere destan öngörüsü milleti kurtaran falan falan filan. Tâbi baygın gözlerle dinleyen kızın gözleri İslam deyince açılır. Neymiş İslam ile başını kapatınca bilimden geri düşmüşüz, Atatürk bilime çok önem verdiği için biz insan gibi hayat yaşamışız ve daha niceleri. Tabi yeni bir önerme yok, klasik kemalist söylemler. İnsan biraz özgün olur, beyin fırtınası yapar ama nerdeee. Dediği her şeye anında cevabı yapıştıran kız, amcanın ukala tavrına ya sabır çekerek ah ulan amca yürü git işine diyorken amca gittikçe hiddetli konuşmaya başlar. Ama kız nezaketiyle, sakin ama mantıklı cevapları ile amcayı ezer lakin amca bunu anladı mı bilinmez. Gökten düşen üç ilaç da senin üzerine be amcam🙄. Bugün de sana dua edeceğiz demek.
" hiç sıkıntı yok geç kalmanda şimdi sakin buralar ,kahvaltı yapmadiysan git yap " dediler ya la 😁 Ben zengin düğünlerin de boş yere sinirimi bozuyorum aslında var ya ! Bu otellerin restoranların da garson olarak takılmak daha akıllıca :) Hayır bir de geç kaldım ki kaldım deyip gelir gelmez restorana çıkmayıp yemek haneye geçip kahvaltı yaptım bir de 🤣ayyy iki kere yaparım kahvaltı fena mı 😜
Gültuğba

Gültuğba

@Parlaksiyah
·
29 Nisan 07:16
Günaydın güzel şehir ve sana da günaydın işe geç kalmalar :(
Şu hitabı duyunca kalpte fevkalade bir ritim başlıyor: "Yâ Eyyühellezine Amenû" (Ey İman Edenler) يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُٓوا اَعْمَالَكُمْ "Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin de sakın amellerinizi boşa çıkarmayın!" (Muhammed 33. Ayet)
39’luk Esmerim
(Müzik sesleri yine tüm apartmana yayılmış.) -Geldim bekle! -Benim ben! (Kapı açılır.) -Biliyoruz herhalde “benim ben” diyor ya, geç hadi hocam bey. -Bütün gün bu anı bekliyorum. -Hm. Hangi anı? -Evime geldiğim anı yavrum? -Bak sen. Gelişme kaydedilmiş Tolga Bey? Evimler falan filan. -Ee bebeğim öyle davran, evinde hisset kendini, yoksa uyurken
Reklam
RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ) ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
İbn Kayyım el-Cevziyye, İgasetu’l-Lehfan fi Mesayidi’ş-Şeytan adlı eserinde der ki: Peygamberlerden başkaları, şahsî düşüncelerinde ve ilhamlarında hata da ederler, isabet de. Onların zan ve ilhamları, düşünceleri ve hatıraları 80, Allah’ın kulları için delil ve hüccet niteliği taşıyamaz. Allah’ın ilhamına mazhar olanların sadatı, ashab-ı
Aysel Git Başımdan
aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan istemiyorum . benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün dağıtır gecelerim sarışınlığını uykularımı uyusan nasıl korkarsın hiçbir dakikamı yaşayamazsın aysel git başımdan ben sana göre değilim benim için kirletme
Türk Devleti ve Türk ulusunun nasıl. ne şartlarda kurulduğu hepimizce malum. Ne kadar ağlasanız da zırlasanız da kudursanız da gerçekler ortada. Ki bu gerçekleri ne ortaokulu, ilkokul seviyesinde bir çocuk gayet biliyor. -Bu raddeye gelecek kadar ne oldu size? Harbiden soruyorum n'oldu? Beyinleriniz yıkanmış. Çok yazık!- Aksi bir görüş
Ebru

Ebru

@marksistimge
·
25 Mayıs 2023 22:15
Türk devleti ve Türk ulusu, 1910'larda Ermeni, 1920'lerde ve 30'larda Kürt ulusunun seri ve toplu cinayetlerinin üzerinden inşa edildi. Bu tarz bir inşayı koruyabilmek ve süreklileştirebilmek için de bütün refleksler ve mekanizmalar, aynı temelde sonraki onyıllarda güçlendirildi. Sorumlusu elbette Türk halkı değil, Türk resmi ideolojisinin kurucu ve uygulayıcı iktidarlarıdır, İttihat ve Terakki'dir, Kemalizm'dir.
Sayfa 8 - SunuşKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.