Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çok gençsin Martin, çok toysun be oğlum. Madem ki yükseklere kanat çırpacaksın ve madem ki kanatların en iyi malzemeden dokunmuş, üstüne en güzel renkler serpilmiş, sakın ateşe fazla yaklaştırıp kavurayım deme onları. Tabii ya, çoktan kavurmuşsun bile. O 'Aşk Döngüsü' nün çıkması için bir eksik eteğin yüceltilmesi lazım, değil mi? Ne yazık, ne yazık.
Sayfa 332 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"Her şeyi unutsan bile şunu sakın unutma, oğlum: Şair, şarkı söyleyemeyen bir müzisyendir. Sözcükler dinleyicinin yüreğine dokunmadan önce aklına uğramalıdır ve bazı kimselerin aklı çok küçük birer hedeftir. Fakat dinleyici ne kadar küçük ya da inatçı bir akla sahip olursa olsun, müzik ne yapar eder onun yüreğine dokunur." Annem kibar hanımefendilere yakışmayan bir ses çıkardı. "Seni gidi gösteriş budalası. Yaşlanıyorsun, hepsi bu."
Sayfa 122 - Baba-AnneKitabı okuyor
Reklam
Demek ki adamın birinin başına damdan bir taş duşse ve adamı öldürse, bunlar bu yönteme göre diyecekler ki, taş adamı öldürmek için düştu. Değil mi ya, bu taş Tanrı'nın iradesine uygun olarak böyle bir amaçla duşmemiş olsa, şans eseri düşmesi için onca olası durumu bir araya getirmek kolay mı (ki sahiden de böyle bir olayda nice olası durum aynı anda oluşur)? Siz onlara şöyle yanıt verseniz ve deseniz ki, bu taş dùştü, çunku rüzgâr çok hızlı esiyordu ve adamın da yolu oradan geçiyordu. Ama ısrar edecekler ve bu kez de şöyle soracaklar: lyi de niçin rüzgar o sırada öyle hızlı esiyordu? Neden o sırada o adam o yoldan geçiyordu? Bunun üzerine siz şöyle bir yanıt vereceksiniz: Rüzgârın o sırada öyle hızlı esmesinin nedeni, bir gün öncesine kadar sakin olan denizin birden kabarmaya başlaması. Ama yok, sorularının ardı arkası kesilmeyecek, yeniden israr edecekler ve şöyle soracaklar: Neden deniz kabarmaya başladı? Neden adam tam o sırada davete icabet ediyordu? Işte bu böyle uzayıp gidecek ve onlar nedenlerin nedenlerini sormaktan asla vazgeçmeyecekler, ta ki siz kaçıp cehaletlerinin tek dayanağı olan Tanrı'nın iradesine sığınana kadar.
Sayfa 75 - KabalcıKitabı okuyor
Dünyadaki en iyi şey acısız, sakin, tahammül edilebilir bir varoluş
Dünyadaki en iyi şeyin acısız, sakin, tahammül edilebilir bir varoluş olduğunu kabul ederiz. Böylece onun değerini biliriz ve bunu hayalî zevklerin huzursuz özlemiyle ya da aslında tümüyle kaderin elinde olan belirsiz bir geleceğe ilişkin ürkek endişelerle mahvetmekten kaçınırız.
Sümer atasözleri
-Gümüşü olan mutlu olabilir, Arpası olan mutlu olabilir, Hiç bir şeyi olmayan rahat uyur -Mal, konacak yer bulamayan uçan kuşlara benzer. "Malına güvenme." -Kalpteki düşmanlık getirmez, dildir düşman eden. -Bulduğunu söyleme, kaybettiğini söyle. -El ele adamın evi yapılır, Mide mideye adamın evi yıkılır -Çiftleşmeden gebe kalınmaz,
Ya bilgeler gibi sözlerini tartarak konuş,ya da akıldan yoksun varlıklar gibi sus ! Konuşkan bir cahil papağan olmaktan sakın !
Reklam
Tam tersine, düzgün bir burjuva, servetin eşit olarak dağıtılmamış olmasını çok doğal bulur ve "Tanrı'nın bunu böyle münasip gördüğü ve daima da böyle olacağı" inancıyla kendini avutur. Her yerde çevresini saran yoksulluk hakiki burju­vayı pek rahatsız etmez, olsa olsa bir fakirin önüne sadaka atmak­la yetinir, ya da "dürüst ve işe yarar" bir delikanlıya iş vererek, ona karnını doyurma olanağı sağlar. Buna karşılık durumundan mem­nun olmayan, çilelerine sessiz sakin katlanmayıp huzursuzlaşan, düzeni bozan ve yenilik meraklısı olan yoksullar tarafından hu­zurlu ve keyifli hayatının bulandırılmasından ziyadesiyle rahatsız olur: Tıkın şu serseriyi içeri, kapatın şu kışkırtıcıyı en izbe kodese!
Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Klinik Özellikler 0-3 yaş arası
Klinik deneyimlere dayalı olarak pek çok uzman, DEHB'li çocukların yaşamın ilk bir yılında ya aşırı hareketli ya da “mükkemel düzeyde sakin” olduğunu söylemektedir.
Nobel Tıp Yayınları
Son söz
Döner yine Kenân'a, kaybolan Yusuf, gam yeme Hüzünler kulübesi gül bahçesi olur bir gün,gam yeme İyileşir halin, ey mahzun kalp endişelenme Geçer bu deliliğin, sakinleşir başın, gam yeme Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün Hep böyle kalmaz ya hali davranın gam yeme Ümitsiz olma sakın ha, bilmezsin gaybın sırrını Perde ardında olur gizli oyunlar, üzülme Söküp götürürse de yokluk seli varlık temellerini ey kalp Nuh gibi kaptanın var korkma tufandan, gam yeme Konak tehlike dolu, hedef çok uzak olsa da Sonu olmayan bir yol yok, gam yeme.
Sayfa 345 - Kadir AğaKitabı okuyor
Reklam
Düşünceler durmaz, sadece onlara dikkatimizi vermeyi ya da önem affetmeyi bırakabiliriz.
güzel, çok güzel bir kadın vardı perdede, güzel olduğu kadar dertliydi de. sonra geniş ve sakin bir ırmak gördü, sonra bir çiftlik evi, yeşillikler içinde bir amerikan çiftliği. sonra, dertli güzel kız galip’in daha önce hiçbir filmde görmediği orta yaşlı bir adamla konuşmaya başladı. konuştukları kadar ağır ve sakin hareketlerinden ve yüzlerinden hayatlarının dertlerle dolu olduğunu anlıyordu galip. anlamaktan öte, biliyordu. hayat dertlerle doluydu, acılarla, biri bitince öbürü gelen, öbürüne alışırken bir yenisi bastıran ve yüzlerimizi birbirine benzeten derin acılarla. birdenbire de gelseler, bu acıların çoktan beri yolda olduğunu biliyorduk biz, onlara kendimizi hazırlamıştık, ama gene de dert, bir kâbus gibi üzerimize çökünce bir tür yalnızlığa kapılıyorduk; başka insanlarla paylaştığımızı sandığımız zaman mutlu olacağımız umutsuz ve vazgeçilmez bir yalnızlık. galip bir an kendi derdiyle perdedeki kadının derdinin bir olduğunu hissetti; ya da dert yoktu da ortak bir dünya vardı: çok fazla bir şeyler beklenmeyen, ama hiçbir zaman da küsülmeyen, anlamı ve anlamsızlığı sınırlı, insanı alçakgönüllüğe çağıran yerli yerinde bir dünya.
Sayfa 102 - yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
Ateş çemberinden geçtim ve elimde kalan bu mu? Hiçlik; çorak, durgun, sakin bir hiçlik düzlüğü. Hiçbir şey iyi değil. Hiçbir şey kötü değil çünkü her şey bir hiç. Sanırım yazmamın dışında ya hepten ya da hafif bir katatoni, benliğimin telafisizliğini yaşıyorum. Mutsuz değilim. Hissetmediğinizde nasıl mutsuz olabilirsiniz ki?
Sayfa 75 - Sfenks yayınları
Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Sanat yapıtı, sayısız ölüler alemine sunulur. Onu ister benimseyen, ister reddeden ölülere. Ama bahsettiğim bu ölüler, hiçbir zaman sağ olmamışlardır. Ya da unutuyorum. Bir zamanlar sağ olduklarının unutulması için yeterince sağ kalmışlardır; hayatları -bu diyardan- tanıdık bir işaret bekledikleri o sâkin kıyıyı aşmayı gerektirdiği için.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.