... şiddetli ve kalıcı bir acı ruhsal aygıtın örgütlenmesini bozar, ruhsallığın bedenle bütünleşmesini tehdit eder, arzu etme kapasitesine ve düşünme etkinliğine zarar verir. Acı hazzın karşıtı ya da tersi değildir: Aralarında asimetrik bir ilişki vardır.Doyum bir "deneyim"dir, acı bir "sınama"dır.
Winnicott, ruhsal ben ile bedensel benin bütünleştiği durumların yanı sıra, bebeğin ille de acı verici olması gerekmeyen ve sınırsız bir ruhsal kendilik olmaktan kaynaklanan coşturucu duygunun eşlik edebildiği ayrışma durumları da deneyimlediğini; ya da hatta, kendini fazla iyi ya da fazla kötü hissettiği için iletişim kurmamayı arzu edebildiğini saptamıştır
Reklam
984 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
169 günde okudu
Tolstoy, hayatı boyunca fikirlerini ifade edeceği en uygun biçimi aradı. Öykü ve roman yazmak, dergi çıkarmak ve askeri düzenden tarıma dek her konuda makaleler yazmak bu biçim araçlarının ürünüydü. Tolstoy'un sanatına fikirlerin hakim olmasının ve karakterlerin hep bir toplumsal durumu çözmek ya da göstermek üzere var olan canlılar gibi
Bilgelik Günlüğü
Bilgelik GünlüğüLev Tolstoy · Alfa Yayınları · 2022294 okunma
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden sadece beş kişi Profesör olmama olumsuz oy vermişti ve bu red oylarını kadın olduğum için değil, solcu olduğum için vermişlerdi" diyorum. Feministler, "kadının toplumda yeri yok" diyorlar. Bense gerçek bir sosyalizmin bu duruma çare bulacağına inandığım için "bu bir kadın sorunu
Sayfa 120 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Canım yanmaz sanmıştım; Kendimi acı geçirmez sanmıştım Bağışıklık kazandığımı ruhsal acıya ya da ıstıraba Nisan Güneşiyle ısınmıştı dünyam yeşil ve altın renkleriyle pullanmıştı düşüncelerim ruhum neşeyle doluydu yine de hissettim yalnız neşenin zapt edebileceği o keskin tatlı acıyı Daha yükseğe uçtu ruhum martılardan durup bir nefes almadan çok yükseklere uçan şimdi sürtüyorlar pırpır eden kanatlarını gökyüzünün mavi çatısına (İnsan kalbi çok narin olsa gerek - atan bir nabız, titrek bir şey kırılgan, kristalden bir enstrüman parıldayan ya ancak ağlayabilen ya da şarkı söyleyebilen) Sonra, ansızın griye döndü kalbim ve karanlık neşemi alıp götürdü Mat ve ağrılı bir boşluk kaldı geriye dikkatsiz ellerin yok etmek için uzandığı benim gümüşten mutluluk ağım Hayretle duraksadı o eller beni sevdiğinden gök kubbemin enkazını görebilmek için döktü gözyaşlarını (İnsan kalbi çok narin olsa gerek atan bir nabız, titrek bir şey kırılgan, kristalden bir enstrüman parıldayan ya ancak ağlayabilen ya da şarkı söyleyebilen) Sylvia Plath'in ilk trajik şiiri. Sylvia Path bu şiiri yazdığında yalnızca 14 yaşındaydı.
Doyumsuz cinsel uyarılmaya hiçbir zaman uzun süre dayanılamaz. İki çıkış yolu vardır: ya bastırılma, ya da doyurulma. Birincisi insanı hep dokusal ve ruhsal rahatsızlıklara, ikincisiyse, içinde yaşadığımız düzende, toplumsal çatışkılara götürür. Perhiz, sağlığa zararlı ve tehlikelidir. Bastırılan cinsel enerji türlü yollardan dışarı uğrar. Ya kısa bir süre sonra bir sinir bozukluğu ortaya çıkar, ya da genç, işini büyük ölçüde aksatan, yarı tatlı, yarı acı cinsel kuruntulara kaptırır kendini.
Payel Yayınları 1989 Sayfa: 145
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.